31 Aralık 2011 Cumartesi

hayırlı yıllar



Atgotten'den yılbaşı gecesinde dev hizmet. Sizin için masraftan kaçırmadım dansöz oynattım. Yılbaşı gecelerini de sadece dansöz izleyebilmek için dört gözle bekleyenlerdenim.

Dansöz demode şimdi fiktorya sikrıt var diyenin kalbini kırarım. Nerede o etine dolgun dansözler, nerede o raşitik, oral dudak mankenler. Karşılaştırılamaz bile.

Neyse benim için dünyadaki tek dansöz Cortes'tir. O oynamadan yeni yıla girilmez.

Şunu diyeceğim; yeni yıl hepimize akıl fikir, sağlık, mutluluk, barış, kim ne isterse onu getirsin. Tüm dünyanın aynı anda geyikçiliğe koştuğu, birbirine goygoy yaptığı bu mutlu günümüz kutlu olsun.

26 Aralık 2011 Pazartesi

türksün göster ürksün



Çok kibar Fransız Valeria'nın Türk diyince insan yiyen 7 başlı dev görmüş gibi ağlamaya durup korumanın koluna sarılması senelerdir canla başla ayakta tutmaya çalıştığımız "Türksün göster ürksün" mottosunu Avrupa'ya tamamiyle kabul ettirdiğimizin göstergesidir.

Ama yine de hanfendiye teessüf ederiz, AB bakanımız sarkoya kapak olsun, başbakanımız onu anana sor bunu babandan öğren tarzı konuşmuş olabilir fakat şimdiye kadar hiç mikrofonla adam öldürenimiz olmadı. Hele hele göğsünü gere gere bu hukukun zaferidir diye artiz artiz konuşurken amanin Türk! diye tırısman hiç olmadı Valericim.

Ermeni soykırımı, Afrika'nın köleleştirilmesi gibi konulara dokunmadan bu videoda insanı irrite eden sen oldun Valerim kibarım. Şimdi sana deseler ki Türklerin ve barbarların soyunu kıralım, sen ona da hukukun zaferi dersin Valerim canım.

İnsan hakkını savunurken insandan korkmak neymiş Valeri? Şimdi mikrofonu kafana geçiricem bak! Ondan sonra yok efendim Türk sinirli, Türk barbar, Türk kaba. Sinir ettin insanı sabah sabah. Titrek!

16 Aralık 2011 Cuma

araba sevdası


Uzun zamandır buradan "sayın atgotten neden artık kaleminizi işletmiyorsunuz, neden eskisi gibi kaba etinizden atmıyorsunuz" gibi yorumlar alıyorum. Bu nedenle onları daha fazla bekletmemek adına oturdum klavyemin başına ve parmaklarımla tuşları kibarca okşamaya başladım. Uzun bir aradan sonra sizlere edebiyatımızdaki o nadide eserimiz, ilk realist romanımız Araba Sevdası'ndan bahsetmek istedim. Araba Sevdası Recaizade Mahmut Ekrem'in Tanzimat Dönemi sosyal yapısına ciddi eleştiride bulunduğu bir romandır. Şimdi isterseniz karakterleri inceleyelim:

Şaha lan şaha. Başlığı araba sevdası diyince size böyle bir şaha hazırlayayım dedim. Ne de olsa Araba Sevdası, araba sevmekle realist roman olmak arasındaki bağlantının ilginçliği nedeniyle olsa gerenk beyinlerimize kazınmış romanlarımızdan biridir.

Her neyse asıl konuya gelelim; başlığım araba sevdası çünkü bir süredir insaniyetten ve insanlıktan neden uzak kaldığımın özetidir bu. Buraya düzenli uğrayanlar bilirler geçmişten gelen bir araba sevdam var benim. Hatta geçen yıl bir fotoşop çalışmasıyla kendimi tecavüz serisi bir bmw'nin önüne koyup secret yapmış sizden de yardım toplamaya çalışmıştım. He kimse etti mi, etmedi. Ama ben azmettim, secretıma inandım, her fırsatta beye laf soktum, onun arabası var benim neden yok diye tepesine bindim. Ciddiye aldı mı almadı. Yine azmettim atarım kenara para dedim, gece gündüz çalışırım yaparım dedim. Yapabildim mi yapamadım. Ama yılmadım kredi çeker çektiğimin iki katını paşa paşa öderim dedim. Çekebildim mi çektim. Türk bankacılığını arkama alarak(!) pek sevgili kara kızım çuçuma ulaştım. Evet kendisinin adı çuçu. İlginç gelmesin. Küfürbaz olabilirim ama benimde duygularım, kızsal ihtiyaçlarım var. Ben de kedime köpeğime arabama şirinlik muskası isimler koymak, sevmek sevilmek istiyorum. Ayrıca çuçu dediğime bakmayın, kızım turbo jet mübarek. Gerçi ben henüz 50'den fazla basmadım ama bassan gider yani.

Şimdi 50'den yukarıya basmadım cümlesi yazıyı okuyan erkekler arasında bile pis pis bir mercimek bulaşmış bıyık altı gülümsemeye neden olmuştur. Gülün gülün o asfaltı yediricem size ama önce sola dönüşleri açıktan almayı öğrenmem lazım. Bu da çok komik geldi değil mi? Gelmesin terbiyesiz herif, gelmesin. Acemiyim lan ben. Sen ilk arabaya bindiğinde korkudan pipinin nasıl küçücük olduğunu hatırlasana bi insaniyetsiz.

Neyse buradan da şuraya geleceğim, çizgimden kaymadan bu adamlara saydırmadan bayanlara ve bayanları taciz eden hayvanlara, kadın sürücü yapıştırmasını şak diye yapıştıranlara mesaj vereceğim. -Erkeklere hergün trafikte saydırıyorum zaten.-

Öncelikle sözüm kadınlara ve bilimADAMlarına:

Kadınlar kendinizi kadın şöför etiketiyle kafalarınızda siz de etiketleyip trafikte korkak davranmayın. Demiyorum ki apaçilik yapıp mahalle aralarında 80'le gidin otobanda 200 basarken kadrajın fotoğrafını çekip Face'de paylaşın. Ama size atfedilen kötü araba kullanma yapıştırmasını kabul etmeyin. Çünkü yüksek ihtimalle bu durum sizin kadınlığınızdan değil acemiliğinizden kaynaklanıyordur. Kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmaya başlayıp kendilerine birer araba alabilmelerini şurda parmaklarımızla saysak ancak o kadar yıl eder. Ve aileniz yüksek ihtimalle sizi küçüklüğünüzden itibaren trafiğe değil beyaz gelinliğe hazırlamıştır. İlk erkek kardeşinize verilmiştir evdeki araba. O yüzden kendinize güvenin.

He kimse bana incelen sesiyle "ama bilimsel olarak kanıtlanmış erkeklerin uzay mekan ilişkileri kuvvetli" gibi gerzekçe açıklamalarla gelmesin. Erkek dünyasının bilimi de dogmalarla dolu ki, dogma ve bilimin aynı cümlede kullanılmasının tersliğine buyrun siz çözüm bulun.

5. katta cama çıkıp bir elinde ıslak bezi tutarken ayağına kuru bezi sıkıştırıp akrobasi yapan kadının trafikten korkacağını ve panik yapacağını kimse bana inandıramaz. Aynı anda hem çocuğuna okuma yazma öğretip, ocaktaki yemeği yakmayıp, çamaşır asan kadının el ve ayak koordinasyonunun zayıflığını kimse kimseye yutturamaz. Her kış kışlıkları, her yaz yazlıkları çıkarıp yerli yerine hizasıyla dizebilen kadının kıçı kırık arabayı parkedemeyeceğini kimse söyleyemez. İddia edenin alnını karışlarım.

O yüzden kırmızı ışık yeşile döndüğü saniyede arkada kornaya abanan erkek güruhuna okkalı bir küfür salla ama hiç gazlama, sakince kaldır arabanı hanım. Yolun sana verdiği hızda ilerliyorsan sana hız yaptırmaya çalışan taciz eden piçe aldırma, çizginden kayma güzelim. Canına susadıysa sollasın, sağlasın seni, sakın panik yapma hayatım. Geçen bir kadın gördüm daracık yere park edicem diye saçları beyazladı kadının yolda bomboş üstelik. Ama öyle korkuyor ki şimdi bir araba gelecek ve bayan şöför artık bin saatte parkeder yaftasını yiyip, kornaları duymamak için. Oysa aynı yere bir erkek gelse eminim uzvunu sallaya sallaya kadından daha fazla hamle yaparak parkeder oraya. Ha ona da korna çalarlar mutlaka ama o uyarı kornası olur taciz kornası değil. Birbirlerine abanamazlar çünkü göt korkusuna. Bunlar böyle bebişim.

Gerçek hayatta çizginden kaymadığın gibi yolunda da şeridinden kayma. Birkaç ay sonra çok iyi bir şöför olacaksın, taksicilerden ve clio symbol kullanıcılarından kaçabilmeyi öğreneceksin.- Evet clio symbol kullanıcıları ayrıca bir yazıda incelenmesi gereken bir tür. Genelde bıyıklı, küçük elli ve terleyen 31.ler oluyorlar. Elini nerden gördün diyeceksiniz, görmeye gerek yok biliyorum o türü ben dışardan çünkü.-

Şimdi de gelelim bayanları taciz eden ayılara:

Canım, trafikteki başarını, atikliğini ve cinyıslığını senden hayatta da bekliyoruz. Evde karını, kızını, iş yerinde çalışanını ezmeye alışık olduğundan trafikte de bizi ezmeye çalışıyorsun anlıyoruz. Ama arabaların çükü yok. Aaa çüksüz kaldın! Napıcaksın şimdi?

Evet, pek bilimsel bir açıklama gibi durmasa da bence erkeklerin trafikte kadınlara bu kadar sinirlenmelerinin nedeni arabalarının çüklerinin olmaması. Ve çüksüz bir erkek kadar tehlikeli birşey daha yoktur.

Öyle yani işte, sonuca gelirsek; bir süredir tüm enerjimi bu araba olayına ve hayvanatlara harcıyorum ve henüz araba kullanırken blog yazamıyorum. Ama yakın zamanda mahallede gördüğüm arkadaşıma tampon değdirme şakası yapacak kıvama gelirim. Tek elimle taksi sollarım tek elimle blog yazarım. Yollar benim karapanterim.

Şaha şaha, bana bütün yollar 70. Beğenmeyen sollasın. Korna basana çok pis küfür ediyorum haberiniz olsun arkama falan düşerseniz bir gün, sülalenizi andım demektir.

Özlemişim ha.

12 Aralık 2011 Pazartesi

bir kedi yeter!



Ananeler namaz kılarken sırtına atlayan torunlar misali
yogiye zıplayan kedi.
Ey gidi,
kedinin olduğu her yer huzurlu, eğlenceli.

Can Yücel

O yüzden; hayatı, kafaları ve hatta yogayı güzelleştirmek için bir kedi yeter!