24 Nisan 2013 Çarşamba

bugün doğanlara koyulmayacak kız ismi




Zeus bir gün oğulları Ares ve Apollo'yla birlikte Olimpos'ta tanrıların katında otururken, Zeus oğullarına aniden çarpım tablosu soran babalar gibi bir soru sormuş: Barışa giden yolun en önemli şartı nedir? Apollo kendinden emin hemen atılmış: Bilgi ve erdem. Ares ise dişlerini cırtlattıktan sonra sakince cevap vermiş: Arzu. Zeus bir süre sakallarını okşadıktan sonra paşa kaşını kaldırarak haklısın Ares demiş. Apollo kızmış ve "Madem bu kadar iyi biliyosun neden savaş tanrısısın?" demiş. Ares'te sanane lan top demiş.

Bu hikayeden çok etkilenen babam benim adımı Arzu koymuş.

Şaha lan şaha. Bu benim yakışıklılara uydurduğum hikaye. Aslı şu: Dayımın eski sevgilisi varmış bi tane. Sanırım 3 ay kadar olsa gerek pastanelerde limonata içerek büyük bir aşk yaşamışlar mahallede. E benim doğumda onların ayrılığına gelince dayım tutturmuş adı Arzu olsun diye. Annemle babam da benden önce düşen 3 çocuğun ardından aman sağlıklı olsun da adı da Arzu olsun diyip yapıştırmışlar. Yoksa neden çocuğunun adını Arzu koysun ki bir insan? Ayıp bi kere.

Neyse Arzu aşaa Arzu yukarı ben de bırakın şuh bir kadın olmayı, istekleri hiç bitmeyen bir insan oldum. Annem çocukluğumdan beri adını Arzu koyduk bu çocuk ondan böyle oldu der durumu bilimsel olarak açıklamaya çalışır. Hatta o fotoğraf çekildiği bir altın gününde ben de gelcem diye ağlarken bi şekilde poza girmeyi başardığım fotoğraf da aile albümünde nasıl bir çocuk olduğumun kanıtı olarak saklanır. Her o fotoğrafa gelindiğinde Ayyy bu arzu nasıl bir şeydi yaa ateş ateş denir mutlaka yaka silkenerek. Gerçekten ben de bakınca kendimi dövesim geliyor yalnız. Şımarıııkkk, piiiis, inaaaaat. -Zaten şimdiye kadar tanıdığım hiç bir Arzu'yu da sevmedim. Hep çok başarılı ama gizli hırslı ingilizce'de bitch dediğimiz Türkçe meali orospu olan tiplerdir. Belki ben de öyleyim tam bilmiyorum.-

Geleceğim yer şu ki; istiyorum ben hiç durmadan. Tüketmek, kenara atmak için değil yanlış anlaşılmasın. Bazen ulaşıyorum, bazen ulaşamıyorum. Ulaşamadığımda içimde bir canavar bana 'aaall onuuu, alabilirsiiiiin, değerlimiz o bizim' diye fısıldıyor. Ben de çaresizce tamam sahip diyip, tırmalamaya devam ediyorum. Ama bu durum tam olarak ne istediğimi bilmediğimde içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Onu da iste bunu da iste olmuyor tabii. Elde edeceğin var edemeyeceğin var. Bi kere sen istiyosun bakalım istediğin şey seni istiyor mu? Bu şekil sorunsallar var.

Ama küçük yaşlardan beri de inandığım bir şey var: Bir şeyi çok istersen mutlaka olur. (Bak çocuk aklıyla inandığı şeye bak, psikopat..)

O yüzden istiyorum ben. Sırasıyla;

Dünya barışı (Çok tatlıyım)
Nobel ödülü (Bir ödülüm mutlaka olmalı)
Kedi yavrusu dolu bir malikane
Kadınlara kurulmuş arada kafamızı dinleyeceğimiz bir cumhuriyet
İlk ehliyet aldığımda kapımı açıp yüzüme yüzüme küfreden hanzoyu bulup ağzından kan gelene kadar dövmek
Uyuduğum saatlerin ömrümden düşmemesi
Talihsiz Serüvenler Dizisi'nin hepsinin hediye edilmesi
Candy crush birincisi olmak
Piyano
Sigaranın kanser yapmaması ilaç niyetine içilmesi
Kedim Ozzy'nin Türkçe konuşması
Patti Smith'le sucuklu kaymaklı kahvaltı etmek
Az yemekle doyabilmek
Sıradaki şarkının beni sevenlere gelmesi

Şimdilik bunlar olsa yeter yeaa.

Amin.