29 Haziran 2010 Salı

güsamettin ne demek?


Şu ameliyata girmek için kuzu gibi beklediğim günlerde bana vatandaş olarak ne çok koydu biliyor musunuz? Güsamettin Erdoğan'ın Eyüp Milli Eğitim Müdürlüğü'nde vekil müdür olarak görev yaptığı 4 yıl içerisinde 160 ülke gezdiği haberi. Ne başbakanın oğlunun gemisi, ne başkaları üzerine yapılan tonlarca altın, ne yatlar ne katlar, parsel parsel satmalar. Bu haber evlat acısı gibi... 4 yıldır büyük bir ilçede müdür atanmadan vekil müdürle idare edilmesi bir yana adı güsamettin olan birinin aslan ağzından su içermiş gibi yaptığı turist pozu beni mafetti... Bu fotoğrafın Pisa Kulesi'ni eliyle itiyormuş gibi, Tac Mahal'in minareleri ayırırmış gibi olanı da vardır.

Biz hayatımızı geçirelim çalışalımda iki kuruşu bir araya getirip iki insan görelim iki kültür tanıyalım diye. Üstelik onu da yapamayalım. Güsamettin kardeş okul ziyareti, Adem ve Havva'nın bütün çocuklarının tanışması, dünya barışı desin benim eğitime katkı paylarımla 160 ülke dolaşsın. Amacı da bizi arap zanneden diğer ülke vatandaşlarına aslında arap değil badem bıyık olduğumuzu anlatmakmış. Hayır fotoğraflarında da hiç adem havva göremedik ne bir okul ne bir resmi kıyafetli insan. Afrika'da kaplan, Roma'da aslan, Pisa Kulesi, Fransa'da Eiffel. Ey gidi dertli başım. Kim bilir kaç ülkenin sülarından içip o badem bıyıklarını elinin tersiyle sildin. Kim bilir kaç ülkenin hyde parkında siyah tüpçü çoraplarının altındaki parmaklarını oynatıp yellendin. Çimenlerini yoldun.

Bu ülkeye olan inancım kalmadı bir vatandaş olarak. Yok bu bardağı taşıran son damla oldu. Halkın her türlü duygusuyla oynayıp ceplerinizi doldurabilirsiniz, üzerimizden yedi sülalenizi zengin edebilirsiniz ama benim vergimle dünyayı gezemezsiniz. Ne hükmetler geçti, ne hükümetler yedi böylesi görülmedi. Yiyorum üstüne eritmek için dünyayı geziyorum. Güney Afrika'da yellenip, Fiji'de sıçıyorum, sonra üstüne Sharm El Sheikh'de bi kave içiyorum, rahatlıyorum.

Kendimi kesicem yaaa. Benzin döküp kendimi yakıcam. Güsamettin Erdoğan soruyorum..
Güsamettin ne demek?

Herşey bir yana Güsamettin ne demek?

Fotoğrafta da fotoşop'a gerenk yok. Üstüne söylenecek söz yok.

teknoloji ateşi



Robots of the dance. Anadolu turnesine çıksalar da izlesek. Nolur ya hadi be!

28 Haziran 2010 Pazartesi

her türlü nikah haberi

Inspired by Iceland Video from Inspired By Iceland on Vimeo.



İzlanda başbakanı teyzem geç gelen mutluluk dememiş, bir ayağın çukura girmesine aldırmamış ülkenin ilk eşcinsel evliliğini yapmış. Hayırlı olsun bir yastıkta kocatsın dicem ama geç bir temenni olacak. Konu hakkında konuşurkene bir zaman eğlenceli görüntüsüyle bol gezinen yukardaki İzlanda tanıtım videosunu izledik yine. Tüm videoda orda burda oynayan insanlar. İki buz bi kaplıca, dağ taş. Bakıyoruz memlekete hiçbişe yok. Hani bir köprüden atlayan Fatih Sultan Mehmet silüeti, hani bir dansöz, Kıvanç Tatlıtuğ. Onlarda bunu bildiğinden ulan koyacak bişe yok burda bari napalım dans mans demişler. Eminim ülkedeki genç sayısı da videodaki kadardır. Ama refah seviyesi konusunda bişe diyemeyecem tabi. Seviye başbakanın eşcinsel evliliğinden belli. Öle bir refahtaki herkes herşeye doyulmuş millletçe, "hadi yaa bi sen bana bi ben sana"ya dönmüşler artık.

Bu arada sadece Türkiye'de değil tüm dünyada nikah mevsimi anladığım kadarıyla. Benim de nişan nikah koşturmacası tam gaz devam ediyor. Yoğun programımın son etkinliğinde ilk defa imam nikahında şahitlik yaptım. Geç kaldım zaten eve de uğrayamadım "selamunaleykum hoca efendi" dedim şortumla soru işareti bakışlar arasında girdim içeri. Sonra arkadaşım etek verdi. İki geçmiş olsun hoş beş geçtik nikah faslına. İsimler yazıldı bir kağıda sembolik olarak. Sonra bizim kıza ne istiyorsun nikah akdine karşılık dediler. Bilemedik birbirimize baktık öle. Hocam ortalama ne isteniyo diye sordum ben komiklik olsun diye ama hoca gayet ciddi cevap verdi. Olayı anlattı. Eskiden kocalar savaşa sefere gidiyordu kadınlar açıkta kalmasın diye böyle bir karşılık akdi yapılıyordu dedi. O zaman ağırlığınca altın istiyoruz geyiği yaptık. Hoca efendi de -az biraz sosyete hocasıydı anladığım kadarıylan- bilmem kimin otel sahibi oğlunun nikahını kıyarken kız da aynı klişe şakayı yapmış ağırlığımca altın istiyorum demiş de çocuk kaç kilosun demiş gelin 50 demiş çocuk çek defterini çıkarıp 50 kilo altın diye çek yazmış. Biz vay anasını diyip birbirimize bakarken, damat "oldu mu hocam şimdi bu hikaye" dedi. O sırada damat sefere giderse bi yurtdışı tatilinin spa'sıyla extrasıyla kabaca ne kadar geleceğini hesaplayıp 5 bilezikte anlaştık biz. Neyse anlaşmaya imza atıp dualar okundu. Şahidim diye imza attım. Sonra kek börek muhabbet bi süre.

Kekleri börekleri yerken hoca efendiden İnönü'nün cenazesinde toprak atmaya kimsenin kalmadığından, bihterin cenazesini yanlış yöne yatırdıklarına mezarlık magazin haberlerinin hepsini aldık. İmamlığın meslek geyiği de buymuş onu öğrenmiş olduk.

Not: İzlanda için "yanardağ patlaması yetmedi şimdi de eşcinsel sapkınlığa sürüklendiler" diyip lut kavmini referans veren vakit gazetesi yazısını heyecanla bekliyorum.

25 Haziran 2010 Cuma

yahudifest'e saatler kaldı!



Osuruktan nem kapmak diye çok güzel bir laf vardır. Bunun vakit gazetesi versiyonu osuruktan yahudi çıkarmaktır. Mesela bütün dünyada biri osursun vakit hemen osuranın yahudi olduğu gerçeğini ortaya çıkarır. Her gün ve her saat yahudilerin ne yaptığından ne gibi hain planlar kurduğundan en birinci onların haberi vardır çünkü. Mesela o sabah kimlerin yahudi veya dinsiz olduğunu mu merak ediyorsunuz. Hemen bir vakit gazetesi alıp,o gün hangi yahudi ve dinsiz nerede ne yapmış, yapacak etkinlik listesini izleyebilirsiniz. Ona göre planınızı yapar artık kime tavır alacak, hangi banka kartınızı iptal ettirecek, hangisine galeyana geleceğinizi, cuma çıkışı tekbir sonrasında ne bağıracağınızı bilirsiniz.

Son bir haftadır hedef gösterilen pis yahudi etkinliği de belli. Hedefimiz binbir dinsiz imansız sıçan kılıklı adamın şeytanın mesajını yayacağı Sonisphere festivali. Bu pis festivalin açılış grubu sanatı bahane ederek gençlere ibnelik ve sadizm aşıladığı için birçok ülkede tepki çeken Rammstein isimli ahlaksız grup. İşte açılışı böyle bir grupla başlayan festivalin kapanışını siz düşünün. Rezilliğin boyutunu tahmin edin. Bu pis festivalin düzenleyicileri ise tabii ki yahudiler. Bir yandan ülke içinde sorun çıkarırken diğer yandan kalan gençleri şeytanın müziğiyle zehirliyorlar. Peki buna kim çanak tutuyor. İşbirlikçi akbank. exi 26 ile festivale sponsor olan akbank 1 haftadır vakit'in "bakın bu kepazeliği durdurun, kredi kartlarımızı iptal ederiz" uyarılarına kulak asmıyor.

Oysa şeytan akbank exi 26 derken aslında ne demek istiyor mesaj açık. İnceleyelim.

Exi ilk harflerini parçala ne oldu? ex-i. Ex nedir? Şeytanın müptelası olduğu bir uyuşturucudur. Yanına gelen i harfi nedir? Bir anlamı olmasa da aşk-ı memnu'daki gibi bir tamamlayıcıdır. x harfi aynı zamanda yan çevrildiğinde ters haç işaretine de benzerliğiyle dikkat çeker. Exi bu durumda ne demek? Şeytan. Şimdi 26'ya gelelim. 26'nın yerlerini değiştir ne oldu? 62. 62'den ne yapılır? Tavşan. Tavşan napar? Yokuşu hızlı çıkar inişi güç iner. Birleştirin "şeytan yokuşu hızla çıkıyor." Yaaaaa anladınız mı şimdi yahudinin oyununu. İşbirlikçi akbank'ın genç beyinlerimize neler yapmak istediğini.

Ben burda olayı özet geçtim. Ayrıntılı yahudi planları ve etkinlikleri için aşağıdaki adrese besmeleyle gidebilirsiiz.

http://www.habervaktim.com/haber/127987/akbank_rezillikte_h%C3%A2l%C3%A2_israrli.html

Haber altına yapılan yorumları da lütfen ısrarla isteyiniz. Ben özellikle festivale bilet alıp bu haberden sonra aklı başına gelip, festival biletini satıp -yırtıp diil dikkat çekerim satıp- Akbank'la tüm ilişiğini kesen okuyucunun tepkisini görünce vakitin gücünü anladım.

24 Haziran 2010 Perşembe

kül kedisi


İşte size senenin moda renklerinde bir kedi. Gri tonlar üzerinden dore oynamalarla karizmatik bir görünüme sahip kedimiz özellikle bir kedim olsun hep kucağımda uyusun diyenlerin kaçırmaması gereken bir mahlukatımız. Yüksek ihtimalle bir evde doğdu memeden kesilince şutlandı. Dün gece misafir ettim deneme sürüşü niteliğinde. Tek istediği sevgi, devamlı bir mırmır tırtır, kuyrukta seri bir titreme, göbek daima açıkta. Böyle insan sevgisiyle donanmış bir hayvan. Patiler ekmek styla. Dünya güzeli diyemem ama çirkin ördek yavrusu masalını bilirsiiiz. Çirkin alırsın prenses olur kedi bu.

Götümden ayrılmayan bir kedi istiyorum, sevgisiz büyüdüm sevgi istiyorum, sevgilimden ayrıldım sıcak bir el istiyorum, gri kedi istiyorum, kepçe kulak seviyorum, kedi seviyorum, yürürken ayaklarıma bişe dolansın, üzerime tırmansın istiyorum diyenlere burdan duyurulur.

Biliyoruz bu ara kedi enflasyonu var. Her face profilinde bir "bu şirine ev arıyoruz" mesajı var. E sen niye bakmıyosun demeyin. Şu ara ameliyatım olacağından bakmam mümkün değil. Bi de hala patti'nin yasındayım. Mundar olur bu bende, pattiyle karşılaştırırım hep psikopat yaratırım, kendine güvensiz, derslerinde başarısız olur.

Unutmayın hayatı ve kafaları güzelleştirmek için bir kedi yeter!

21 Haziran 2010 Pazartesi

halayı ertelemeyin!


Bu ara çok yoğunum. Yoğun bir düğün derneğe koşturmaca çoluğa çocuğa şaşırmaca programım var. Teyzeler gibi ağız hafif gergin geriye doğru çekerek "maşaallah maşallaaah" demekten çene ağrısı "tütütü" tükürüklemekten su kaybı yaşıyorum. Öyle ki, "kimle evlenecek bu kız çok şansız çok bahtsız" dediklerimizden, "çocuk mu hayatta düşünmüyorum" diye bağıranlara tüm bahtı kara dili sivrilere hem koca hem çocuk nasip oldu sıcaklarla birlikte. Program haziran itibariyle başladı. Tabi ben bu yoğun tempoya şu an dizimdeki ostenekroz teşhisi dolayısıyla koltuk değneğiyle katılıyorum, insanların "vah vah yazık gencecikte kız" yorumları ve acıyan bakışları arasında gelinden daha çok konuşularak gecenin yıldızı oluyorum. Bir nevi düğünlerde herkesin eğlencesine turrrup sıkıyorum da denebilir. Reklamın iyisi kötüsü olmaz mantelitesinden gidersek prime time'da bir numarayım.

Dün gece yaz dönemi yoğunlaştırılmış düğün programının sıradaki düğününde de gelin damattan baya rol çaldım. Ama en önemlisi bir amcanın hayata daha sağlam bağlanmasına vesile oldum. Şöle ki;

Yemekler geldi herkes biraz yedi karınlar doydu. Şarkıcılar başladılar daha oynak şarkılar çalmaya. E kimse kalkıp oynamıyor. Ben de koltuk değneemle bir oraya bir buraya gezinip duruyorum. Bu arkadaşlarımda ilk ergenlik arkadaşlarım çok severim baktım pist boş hemen organizasyona koştuk birkaç kız. Koltuk değneğimi kenara koyduğum gibi hafif sekerek sahneye attım kendimi. İşte tek bacağa yük vermeden kıvırmalar, yalancı göbek dansı. E bir klasiktir, millet baktı ortada oynayan var, araya karışırım psikolojisiyle pist kalabalıklaştı güzel oldu. Ben dizimin verdiği "basma lan üstüme, sanki tek bacakla bi bok oynayabiliyomuşsun gibi" ayarıyla koltuk değneğime geri döndüm. Aradan bayaa zaman geçti. Dışarda duruyoruz terasta. Yavaştan kıçım kıçım bi amca geldi yanıma. Böyle gözlerinde yüzyıllık derin bir acı. "Geçmiş olsun yavrum neyin var?" dedi. Dedim "Teşekkür ederim amcacım kemik eksilmiş orda nakil yapacaklar geçecek inşallah." Amcam dudakları titreyerek yine "Yaa anladım. Bazen gençlerde de böyle problemler olabiliyor. Cık cık cık çok geçmiş olsun." dedi. "Olsun amcacım geçici bişe sonuçta ameliyatımı olucam geçicek." dedim. "Ameliyat mı olucaksın?" dedi. "Evet amcacım ameliyatla oraya nakil yapacaklar. Ama çok büyük bir işlem değil" dedim. Yok kesmedi amcayı. "Neden olur muş peki illa ameliyatmıymış tek çaresi" dedi. Anladım ki amca çok üzgün, kahrolmuş sağolsun, empati had safhada, başladım teselliye. "Evet amca ameliyat şu an şart görünüyor. Olsun ama en azından geçicek Allah çaresizinden saklasın. İnsan hastanelere gidince görüyor neler var neler bu bişe değil " dedim. Ama yok. Amcanın yüzündeki ifadeyi silemiyorum. Bir ara "şaka amca bu" diyip değneği kenara bırakıp rap mi yapmaya başlasam diye düşündüm. Tam değneği kenara koyup bismillah çekiyodum allah tarafından amcaya bir pozitif enerji geldi. Dedi ki "Olsun ama önemli olan yaşama sevinci moral. Bak ben seni az önce sahnede gördüm. Ne de güzel oynuyordun. Güzel dans ediyorsun he yani" dedi. "Tabi canım, önemli olan katılmak amcacım" dedim. "Çakalım o zaman" dedim. Ortak noktada buluşmanın sevinciyle uzaklaştık birbirimizden. Amca benimle bir hastalığa yakalanma, sorgulama ve kabullenme evrelerinin deneyimledi. O bu güzide deneyimi yaşarken ben düğünde halay çekemezken, herkeslerin ter izleri tepinmekten dünya haritasına dönmüşken uzaklara bakıp geçmişte bacak sağlamken halay çekmediğim günleri düşündüm. İşte o an anladım ki hayatta hiçbişeyi ertelemeyeceksın. Halay mı çekmek istiyorsun. Ayh çok sıcak demiyeceksin, arkadaşlarının ısrarlarına karşı gelmiyeceksın. Çünkü gün gelir halay çekemez duruma gelebilirsin. An meselesi.

Kıssadan hisse; çekmek istediğiniz halayı ertelemeyin.

Bu mudur mesaj, çok klişesin diyenin topuğuna sıkar yanına ortopedistimin kartını bırakırım. Alanında 1 numara ama pahalı SGK'ya bakmıyor.

Bitirirken; halay konusunda kelime oyunu yapmıyorum. Gözlerimizi Avrupa'nın dansına müziğine çevirmiş olsak da eski solcu ayinlerinden kalma bir halay merakım vardır. Yuvarlak bir topluluk gördüm mü milliyetine bakmam katılırım. 23 nisan halk oyunları, mardinliler gecesi, boşnak çadırı her türlüsüne girdim. Hatta en son büyük halayım boşnak halayı olmuştu. Doğal sarışın 1.80 boşnak kızlarının arasında çakma sarışın 1.60 laz olmayı göze almış, çadırın sempati güzeli olmayı sindirmiş halaya karışmıştım. Onlarda inci gibi sıralı halayda boy kısalığından oluşan boşluğu misafirperver bir şekilde görmezden gelmişlerdi. Aşaada temsili çiziyorum.

YYYYyYYYY

18 Haziran 2010 Cuma

bir kedi yeter!



Aynada kendimi tanıyamıyorum! Hayatı ve kafaları güzelleştirmek için bir kedi yeter kampanyasının yeni götü. Çünkü yüzünü göremiyoruz o yanlamasına götünden.

16 Haziran 2010 Çarşamba

yol yakınken vazgeçin!


Dünya kadınları olarak futbolun kökünü kurutmak için çeşitli yollar denedik. İşte gol esnasında televizyonun önünden geçmekten ofsaytı anlamıyormuş taklidine, maç günlerine denk gelen dizim var ayaklarından bu gece misafirimiz varlara denemediğimiz kalmadı. Ama gel gör ki bir vuvuzelaya bakarmış olay. Olay maçın altına eklenecek vüzzz sesindeymiş. Dünya kupası başladınğından beri hiç coşkulu erkek görmedim. Çorbasına şap koyulmuş damat gibi böle bi keyifsiz hepsi. Vüzzz sesine paralize olmuş tüm enerji maça konsantre olmaya harcanıyor. Arılar filmi vardı ya hani. Katil arıları uzaklaştırmak için belli bir frekansta ses veriyolardı.-attım mı? yok atmadım- İşte o frekansı yakaladık yaa. Öyle mutluyum ki. Madem Bihter ölecek 24'ünde bu heyecan osuruktan bir son ile bitecek varsın dünya kupasını da vuvuzelalar bassın. Kimse hayattan zevk almasın.

Ama bu dünya kupasının böyle olacağı Shakira krosunun şarkısından da belliydi. Bu kızın kendini bişe sanıp tüm dünya danslarını icra edebiliyorum güvenine ve o müezzin sesiyle ısrarla şarkı sölemesine prim veren bir organizasyonun geleceği zaten pek parlak olamazdı. Birbirinden yetenekli siyahi kardeşlerimiz varken ortaoğu varroşşuna ne gerenk var.

Yok olmadı bu dünya kupası, dağılın. Geleneksel diye yasaklanmaz bu vuvuzela. Yol yakınken vazgeçin.

Yol yakınken vazgeçilmesi gereken iki şey daha var:

Bir: Pepsi reklamlarında oynayan Kenan İmirzalıoğlu. Üzerinde Mahmutpaşa'dan 5 milyona alınmış beyaz atletinle, burun deliklerinin oyunculuğu sayesinde çıktığın kariyer basamaklarını aynen reklamda o denize atladığın gibi dibe çekiyosun. Sonra o burun deliklerin bile kurtaramaz seni.

İki: Yeni vizyona girecek Kanıt isimli polisiye canlandırmalardan oluşacak program. Tanıtımından gördük ki kanıtları kulak çubuğuyla toplayıp biriktirilmiş cam çokokrem kavanozlarında saklıyorsunuz. Bir milyoncudan alınmış allık fırçasıyla parmak izi arıyorsunuz. Prodüksiyon bundan ibaret. Olmaz o iş kulak çubuklarını boşa harcamayın.

Bihter yol yakınken sende vazgeç. Değmez o cümcük dudaklı osuruk suratlı Behlül'e.

13 Haziran 2010 Pazar

sex and the darülaceze vizyonda!


Biz geldik kaç yaşımıza artık saçımızı rengarenk boyarken, kıçımıza şortumuzu giyerken düşünüyoruz, bu 4 yaşlı pis kadın hala birbirlerine kızlar diyor ya nereye kadar sürecek merak ediyorum. Zaten birkaç neslin içine sıçtınız yok ayakkabı, yok özgür seks, yok girl power derken hala mı bitmedi. Sex and the City 2 oynamaya başladı. Hayır artık şehir ve seks önemli şeyler diil. Herkes herkese rahatça veriyo, ona buna dil atıyo ablalarım hala neyin havasındasııız.

Filmi izlemedim ama izlemeye de gerenk yok. Yine bilumum anlamsız mahmutpaşa stylanın kaliteli kumaş üretiminden elbiseler, Carrie denen çirkinin tütü etek üstüne tişört giyip kendini moda ikonu sanması. Yine bir en seksten anlayan, dünyanın her yerindeki kadınlardan en farklıları biziz ve bizim arkadaşlığımız dayatması. Ama bu defa citymiz newyork'tan şaşmış arap illerine gidilmiş. E kro zenginlikle kültürel olarak daha kapalı bir toplumda kendi parıltıları ve özgürlükleri daha da bir şakırdar. Böyle ucuz senaryo oyunlarıyla birlikte tadından yenmez bir başyapıt haline gelmiştir gerçekten.

Hayır geçen filmde zaten bu kadınların suratı çekimler için zor toparlanmış mumyalanmıştı. Basındaki fotoğraflarda yaşayan ölülerin dönüşü gibiydi hepsi. Carrie dışında gülemiyo zaten hiçbiri. Kırışan bir noktanın geri dönüşü yok çünkü bu saatten sonra. Carrie'de güya sempatik ya o kazma gülüşüyle hiç çekinmeden. Gülsen nolur sana timsah gelmez.

Neymiş hayat çok güzelmiş 2 yıldır ama bazen kızlarla kaçamak yapmak lazımmış. Kızlar mı? Hani kız?

Filmdeki kızı bulana Bravo yazan Carrie kolyesi yaptırıcam.

10 Haziran 2010 Perşembe

hayati'm gazım var


Gün geçmesin ki ülkemizde birşey götünden anlaşılıp saçmalanmasın, şuursuz bir haber dillerimize yayılmasın. Son gelen haber ise Efes Pilsen One Love'da bu sene, üstelik "dünyada bir ilk" başlığıyla duyurusu yapılan Hayati uygulaması.

Ne midir Hayati?

Festival sakinlerinin belirli parkurları tamamladıktan sonra kazanacağı bir "kişi"dir. Bu kişiyi kazandıktan sonra festival boyunca dilediğin işe koşabilirsin. "Ayyy çok tuvalet sırası var bekleyemicem şimdiaa" mı üzülme gönder Hayati'yi o beklesin. Sen konserin dakikasını kaçırma. Hayati ayaklarını yere sürüye sürüye, sıradaki karı kızı kese kese beklesin o sırayı. "Ayyyy çok yemak sırası vaaar nesıl beklicam şimdiiaa" mı? Yorulma Hayati gitsin ebesininki gibi sırada dikilsin sana yemekleri kaptığı gibi getirsin. "Yeaaa hiç bişa göremiyoruumff" mu? Aa aşkolsun söle Hayati'ye hemen seni sırtına alsın. Toprak mı çekti, gaz mı yaptı? Söyle Hayati sırtını sıvazlasın. Hayati senin için var şekerim. Festivale geldin yani bi de yemek çiş sırası mı beklicaan.

Bu fikir kimin aklına nasıl bir ortamda geldi çok merak ediyorum. Tatilde mohitosunu yudumlarken parmağının ucu kaşındığında çaresiz kalan birinin aklına gelmiş olabilir mesela. Ya da apasil İngiliz soylusu olmalı. Hayır dünyada bir ilk derken de mi düşünmediniz. Ulan millet yıllardır yapıyo bu işi bir kişinin aklına gelmemişte ilk bizim aklımıza geldi. Kıllandırmadı mı bu da kimseyi? Kaldı ki Avrupa'da olsak bir nebze yine anlarım. Refah düzeyi deniz seviyesinden kmlerce yüksek bir millet daha az gocunur böle birşeyden ama üçte iki buçuğu köle gibi çalışan bir ülkeye "bu bir iştir" savunmasıyla daha köle bir girişimde bulunmak.

Hayır şunu da anlarım. Bu festival blekberi iş adamları festivali olsa mesela. Kapitalizm Love olsa istersen akşama eskort ver. Kim ne diyebilir, gerçek festival tadı yakalanır hatta. Dünya xoxo tiki festivali olsa mesela ya da. Ama hani barış, sevgi, kardeşlik, müzikle daha eşit bir dünya derken ve adını One Love koyarken, çiçek çocuklara gönderme yaparken Hayati ne?

He bu uygulama yapılsa şimdi vazgeçilmese olacaklar da bir garip senaryoda ilerler. -Şöle konuşulurken güzel tahminler çıktı.- Ne olur? Festival alanında türeyen sahte Hayati'ye bana bir ekmek arası kapsana yaa diye verilen para hiç geri dönmeyebilir. Hayati sahibine aşık olup onu sırtına aldığı sırada mumuşunu ensesinde hissetmenin verdiği rahatlıkla gevşeyebilir. Tuvalet sırasında hayatiler o sıra benim bu sıra senin diyip kavgaya tutuşabiir. Gerçek Hayatilerle sahte Hayatiler arasında çatışma yaşanabilir. Bir kısım Hayati özgürlüğünü isteyebilir, sendika kurabilir. Burası Turkey herşey olabilir.

Ne güzel hayat, ne tatlııı hayat, ne güzel hayat reklamına sallamamak için kendimi zor tutarken bir de üzerine bu haber gelince inme indi sandım. Bu kadar sike sarılmaz ki insan. Yazıyı yazmadan önce de bir düşündüm. E ne de olsa Pozitif'le tatlı bir geçmişimiz var. Onlara da bu uygulamanın diretilmiş olabileceğinden şüpheliyim açıkçası. Hepsinin tek derdi güzel müziktir onların. Ama aşağıdaki linkteki yazıyı ve altındaki Mehmet Tez/Hazal yorumunu görünce yine bir kolda uyuşma başladı. Mehmet Tez'in "hiç mi bir arkadaşınızı bira için sırada dikmediniz?" çıkışı ve Hazal'ın Jane Birkin'in torunu için mavi boncuk ararken ki çaresizliği ben mahfetti gerçekten. Kıyamasss.

http://www.hafifmuzik.org/?p=8439#more-8439

9 Haziran 2010 Çarşamba

beyaz kadının çaresizliği


Amerika'nın son bembeyaz sübyan starı Miley Cyrus'a ailelerden ayar gelmiş. "Miley seni bağrımıza bastık çocuk star yaptık Amerikan örf ve adetlerine uygun olmayan göt sallamalar, kız kıza öpüşmeler yalaşmalar yakışmadı" demişler. Haklımılar haklılar. Gerçi daha 15 yaşında gonca memelerini dergilere açarken milletçe bakmışlar. Ama durum pis zenciler gibi oraya buraya dayanmaya gelince "Countryci babadan çıkan kıza bak. Amerikan beyazı göt sallamaz" diye sinirlenmişler. -Bu durum ülkemizde İbrahim Tatlıses'in kızının popçu olup donla sahneye çıkması gibi bişe- Oysa sırf beyaz dansçılardan oluşan -bi tane zenci var ama o da benim kadar esmerdir anca- bembeyaz klibiyle ve koyboy botlarıyla ne kadar da Amerikandı kendisi.

Bu ahlak problemi yüreğimi sızlatınca bonemi takıp henüz ülkemiz tarafından yasaklanmayan IP'lerden birini kullanarak youtube'a girdim, izledim. Evet Miley bi yerleri yalama, sürüngenleşme, kendini okşama, her fırsatta domalma durumunda. Yazık dik duramıyo kız. Ama gel gör çok büyük bir eksiği var. Göt. Hep buraya bağlanıyomuş gibi mevzu ama işte varlığı da yokluğu da çekilmiyor. Öyle bir uzuv. İstediğin kadar salla Miley'cim o kuru götünle bir siyahın etkisini veremezsin. Bir Rihanna, Beyonce gibi salladığında zamanda dalgalanma yaratabilir misin? Yaratamazsın. Gerçi Miley bunu kendi de bildiğinden eğilmekle olmaz "ver bir alt dudak" hareketi ekleyeyim ben sahne performansına demiş. E bu durum ebeveynleri iyice sinirlendirmiş.

Aslında bu kadın kadına ver bi alt dudak hareketi kadınlar tarafından da anlamlandırılmaya çalışılıp merakla izlenen bir etkinlik. Hadi Britney'le Madonna'yı anlarım. Madonna dili vasıtası ile birikimini ağızdan Britney'e devretmişti sembolik olarak. Ama ya Sandra Bullock'un Scarlet Malsın'ı öpmesi. Miley'in cimcük dudaklarıyla kızlarla yalaşması.

Genç yaşlı demeden hoop ver bi alt dudak.

Bu duruma mı geldik dünya kadınları olarak. Seksapel uğruna harcanan para, yapılan estetik yetmedi barlarda birbirimizi mi dillicez? Kesiştiğin erkeğe bakarken kız arkadaşını öpüyosun. Mesela bütün bardaki kadınlar aynı şeyi yapsa birden. E bu durum erkek bulmak için bara gitmenin yanında bir de öpüşecek kadın bulmak anlamına gelir. Bir de herhangi bir kadın değil, öpülecek bir kadın. İşler daha da zorlaşıyor yani.

He başka bir anlamı da olabilir, her yola varım da olabilir. Ama soruyosun "kızım niye öptün arkadaşını biseksüel misin? Yooo" E niye öpüyosun. Böyle bir garip furya. Burda elele tutşan kız furyası vardı bi ara ABD'de de öpüşen kız. Öyle bişe olsa gerenk.

Neyse sonu kötü bitmesin.

6 Haziran 2010 Pazar

everest'te kendin pişir kendin ye


NTV yeşil program yaptı sağolsun. Bi dolu da konuk çıkardı. Aralarında doğa, dağ denince hemen onun adı gelir Nasuh Mahruki'de vardı. Sunucu "konuklarımız arasında Nasuh Mahruki'de var ve hatta az önce Everest'ten geldi" dedi. Mahruki'de hafif mağrur bıyık altı "heah bugün değil dün geldim" açıklaması yaptı böyle paralel evrenden gelmiş edasıyla. Yaa kardeşim bırakın şu dağın peşini. Geçen okudum 14 yaşında çocuk çıkmış, hatta bayaa turistik gezi gibi olmuş olay. Yolda dinlenme noktalarında piknik yapılıyomuş artık. Hala Everest'ten geldim yorgunum ama bir o kadar havalıyım ayakları.

Eskiden vauuv denilen ama artık havası sönen olayları listeliyorum. Lütfen artık bunlarla gurur duyulmasın.

1- Everest'e tırmanmak.
2- BM iyi niyet elçisi olmak.
3- Amsterdam'a tatile gitmek.
4- Boğaziçi, ODTU veya Galatasaray mezunu olmak. ( Yurtdışında DM yapmak.)
5- Halka açık yerlerde evrim teorisine inandığını açıklamak.
6- Zenci gırtlağına sahip beyaz olmak.
7- Fotoğraf sergisi açmak.
8- Atatürk'ün devlet politikalarını eleştirmek.
9- Doğuştan sarışın olmak.
10-CTRL ALT DELETE'e basıp kasan programı kapatmak.

4 Haziran 2010 Cuma

youtube'a girenin google'ını karışlarım


TİB'in en birinci gündem konusu youtube. Sabah kalkıyolar youtube'u nasıl engelleriz, akşam yatıyolar youtube'a erişimi nasıl önleriz. Bunlar "ohh kapattık rahatladık, bir ferahlama geldi hee" derken aylar sonra biri -hatta birinin oğlu bile olabilir- "hele bak ktunnel var IP ayarı var bunu yapıyon şak diye youtube'a giriyon" dedi kesin. O da "amman yarebbiii" diyip acil toplantı talebiyle duruma müdahale etti. Hatta birçoğu namaz bozmuş bile olabilir. Bayaa şeref meselesi haline geldi. Şimdi de IP kısıtlayayım derken Google'ın birçok servisi götlere gelmiş.

En büyük problemimiz youtube bizim çünkü. Milli birlik ve beraberliğimize gölge düşürecek içeriğe sahip zındık youtube'a gireceğine gençlerimiz kerhaneye gitsin. 31 sivilce yapar. Hem kedi videosu izlemek ne demek! Türkiye'de kızlarımızın kedi videosu izlerken evlenme çağları geçiyor. Animasyon film izlemekte imanı azaltıyor. Bu nedenleri açıklama gereği bile duymuyoruz kapatırken. Youtube'a iki giren kepazeliğin farkına varır zaten.

Alternatif olarak da nurtube.com'u öneriyoruz.

Ayrıca yine girmeye çalışan karşısında TİB'in sanal ordusunu bulur. Şiddete zorlamayın lan.

3 Haziran 2010 Perşembe

serena williams'a büyük rakip


Serena Williams'ın götü bir süredir yaşanan dalgalanmalar sonucunda bağımsızlığını ilan etti. Uzun süredir tenis kortlarında Serena ile birlikte mücadele veren göt Serena kadar büyük olduğunu tribünlere göstereceği iddiasında bulunarak bir sonraki turnuvaya tek başına katılacağını açıkladı.

Şu an BBC böyle bir haber geçse mesela hiç sorgulamam. O götün hakkıdır çünkü bağımsızlık. İşte geçen yarışta gördük. Zaten ilan etmişte fiziki bir bağ bulunuyor arada. Yoksa onu da koparsan bir yıldız tenisçi daha çıkar ordan. Hayır belden başlayan bir göt, açtım fotoları tek tek izledim. O iki götün arasına gizli üs kurulur, araştırılsa keşfedilmemiş türlerle karşılaşılabilir, kayıp kıta Mu oraya kaçmış olabilir, dünyadaki göt problemini tek başına çözebilir, dünyaya çarpacak meteor için hava yastığı gibi kullanılabilir. Sonra İsrail'e verilebilir bir kısmı, bir kısım İsrailli oraya yerleşebilir. Sadece tenis için harcanmamalı.

Bunun bi de memeli versiyonu Simona Halep var. Bir vuruş yapıyor, memeler aksi yöne fırlıyor. Yerden kaşılanan toplarda toprak sahaya değiyor kızın memeleri. Topları kıçına koyuyorlar ya bu memesinden çıkrıyor. Maçtan sonra 20 dakka dalgalanıyodur o memeler, hemen durduramazsın mümkün diil. Bir de Serena nasıl babydollleriyle çıkıyosa sahaya bu da böle dekolte çıkıyor. O memelerin de bağımsızlığı yakındır. Benim öle götüm memem olsa rahat bırakırım, ben sana karışamam bu saatten sonra der güzelce ayrılırım, doğru olanı budur.

2 Haziran 2010 Çarşamba

en rahat lobi


Dünyaya barışın geldiği günü sadece Keith Richards görebilecek. Gelişen olayları şaşırıyormuş gibi yaparak izliyorum. Sonunda yine hiçbişe olmayacağını bilerek izliyorum. Hepimiz öyle izliyoruz. "Bu konu hakkında konuşmalıyız, birşeyler söylemeliyiz ne kadar kifayetsiz olduğunu bilsek de" diyoruz. Bir umut sesler evrende yayılıp kaybolmaz diye umuyoruz. Hatta geçen gece Saba Tümer "Evet yaa gülmek bir yere kadar bu konuda bende söz etmeliyim" diyip ciddi bir program hazırlamıştı. Karşısındaki konuk telefon bağlantıları nedeniyle hiç konuşamasa da birçok kişiden -mizacı gereği- hafif güleryüzüyle yorum aldı. Ama en çok Washington muhabiri Zeki - Zeki idi sanırım - ilgimi çekti. Zeki her ne kadar uykusu olsa da Saba'nın sorularını sabır ve ciddiyetle cevapladı:

Saba - Zeki Amerika neden İsrail'e hala ağzının payını vermedi?
Zeki - Hmmm çünkü Amerika'da ciddi bir İsrail lobisi var. Birçok alanda çok etkililer.
Saba - Nasıl bu kadar güçlü oluyor bu lobi peki? Nasıl oluşturuyorlar bu lobiyi?
Zeki - Hmmmfff ekonomik ve sosyal anlamda çok sağlam bağlantıları var burada. Ciddi yarıtımlar vilivivlviliv...

Siyaset tarihine giriş: Ders 1 niteliğindeki bu konuşmayı sarışın tatlı Saba hııı hıııı diye dinledi. O an içinden haaa İsrail lobisi dedikleri bu demek ki, bekleme salonu gibi bişe demek diilmiş ayması gözlerinden okunuyordu. Canım benim, kıyamass.

Saba Tümer'in bile kahkahalarının sustuğu bu olaya siyaseti hap yapıp yutmuşların tepkisizliği ise gerçekten tüyler ürpertici. En son BM'nin yapacağı açıklamanın üzerinde bile yapılan ABD'nin "aman patronu kırmayalım" "kelime" düzeltmeleri... Kelimeler kifayetsiz.

Mazlum Der'in eşcinsellere uygulanan şiddeti görmezden gelmesi, ekonomik ve siyasi ilişkileri birbirine geçmiş yönetimlerin haksız ambargoları görmezden gelmesi durumu mikrodan makroya yayılan bir "benden diilsen geber gitsin pezevenk"cilik...

İkrah ediyorum.

Şimdi diyeceksiiiz ki sevgili atgotten anca mı geldin bu konuya? Bu soruyu soranın kalbini kırarım. Keza ilk gün yazmıştım ama doktora göstermekle meşguldüm. Yoksa Serena Williams'ın götünden gözümü alabildiğim anlarda hep bu konuyu izliyorum, takip ediyorum.