4 Haziran 2009 Perşembe

Nasıl güldük, nasıl güldük, gül gül öldük


Tee bundan yıllar önce community'ler yeni yeni oluşmaya başlarken, çok kafası büyük sosyal bilimci dediydi bunun sonu hayra alamet değil. İnsanlar bir süre sonra sanal dostlukları ve arkadaşlıkları üzerinden hayatına devam edecek, rakı sofraları kalkacak, zaten kendine yabancı insanoğlu daha da yabancılaşacak, b.ka dönecek diye. Amaaan demiştik korkmayalım ne olabilir ki?
Ne oldu peki?
Arkadaşlarımızdan kopmadık, yine görüşüyoruz şükürler olsun. Sigaralar biralar içiliyor, çekirdek çitleyip dedikodumuzu hala yapabiliyoruz. Ama beni kıllandırmaya başlayan durumlar yok değil bu alemlerde. Sizin karşınızda etten kemikten oturan size ağdasının geldiğinden, ne kadar parasız kaldığından ve hayatın aslında ne kadar zor olduğundan bahseden arkadaşınızla sanal dünyada bir karşılaşıyorsunuz. İşte harika (!) insan modeli. Babası paşa, annesi prenses, kızkardeşi düşes, abisi bilimadamı ya da bunlara yaklaşık bişey. Bu dünyada hiçbir derdi yok yediği önünde yemediği arkasında, inanılmaz sosyal, hergün başka bir etkinlikte ve bu etkinliklerde arkadaşlarıyla o kadar çok eğleniyor ki inanamazsınız. Hep bakımlı, hep güzel, en güzel içkileri içip en güzel yemekleri yiyor, bu yıl tam 3 avrupa şehri görmüş ve o avrupa şehirlerinin burdaki taksim parkına benzeyen muhteşem parklarında eğlenceden kendinden geçmiş. Bir sonraki durağı da hepimiz biliyoruz. Basit bir pazar buluşmasında bile çok neşeliyiz, çok çılgınız, her zaman her konuda çok iddialıyız. 1 numarayız. Diğer yandan dünyamızda olup bitenleri de takip ediyor tepkimizi gösteriyoruz. Birbirimizi uyandıran videolar gönderiyoruz, belirli gruplara ait olduğumuzu belli eden davetlerde bulunuyoruz. Kınıyoruz bazılarının hayranı oluyoruz. Bu videoyu arkadaşlarına göndermeyenleri vatan haini ilan edip, yetenekten coşmuş çocukların görüntülerini şaşkınlıkla izliyoruz. Türkçe konuşuyoruz ama ne düşündüğümüz bölümünü daima ingilizce yazıyoruz. Bugün ne yedin sonucunda ne renk s.çtın hepsini biliyoruz. Bir terslik yok mu peki bu hayatta?
E ben tanıyorum seni.
Neye güldüğünü, ne kadar eğlendiğini, göbeğini, götündeki donun rengini, alnındaki sivilcenin büyüklüğünü, sıfatını, sınırlarını, ne kadar iyi kalpli olup, ne kadar kötüleşebildiğini, o partiden aslında o kadar da hoşlanmadığını, çimenlerde bütün gün oturduktan sonra akşama cırcır olduğunu, hayatındaki çoğu durumdaki çaresizliğini, takıntılarını, kendine acıdığın günleri geceleri, sabah kalktığındaki şişmiş burnunu, gerçekten güldüğünde diş etlerinin göründüğünü ve gülerken bir tavuk gibi gıdakladığını, minübüs sırasında beklerken nasıl da sıradan göründüğünü, televizyon karşısında uyuklarken akan salyanı, seni terkettiği için ne kadar ağladığını biliyorum.
E ben seni böyle kabul de ediyorum.
Haydi şimdi sil o yüzündeki makyajı, abdestini al tüm günahların için töbe edip kör bir dilenciye sadaka ver.

3 yorum:

  1. arzu bildigin brenda'sın lan. siks fit andır'daki. her seyrettigimde abo oleyro

    YanıtlaSil
  2. ahah valla gül gül öldüm aferim kız sana süper feysbuk gözlemleri bunnar. bi de hell yeah diyelim tam olsun.

    YanıtlaSil
  3. uzun zamandır düşünüyorum yazını.

    YanıtlaSil