3 Ekim 2010 Pazar

1979'dan beri karanlıklar prensi


Perşembeden beri 1979'dan beri karanlıklar prensi olan Ozzy Osbourne'u yakından görmenin, boğaz havasının gaz yapmış olması ihtimaline ortak olmanın mallığı içerisindeyim. Yani mallık da değilde bir garip hal. Tarif edemiyorum. Her gece Ozzy gelsin istiyorum. Birlikte kebap yemek, ona şakalar yapmak, bayramlarda birlikte bozcaadaya tatile gitmek istiyorum. İstiyorum ki hiç gitmesin. Heryerde onu görüyorum. En son Patti Smith'te böyle olmuştum. İlk gece konserden döndükten sonra içimdeki duyguyu koyacak yer bulamayıp orta sehpanın altında yatmıştım bi süre. Çok garip gelebilir ama bence çok garip değil. Sonra ikinci günde izlemeye gidip bayağı daattım kendimi. İşte sonrasında aynen birkaç gün nereye baksam Patti Smith'in o bıyıklı gül cemali gelmişti önüme. Sonra Marianne Faithfull'la el sıkışırken etrafımda bir karadelik oluşmuş "ulan bu el hangi rock starlarını sıvazladı diye düşünürken" Türkçe "hoşgeldiniz efendim" demiştim. Kadında "ha? sorry?" demişti. Efsane görmek böyle birşeydir çünkü. Adamı çarpar. Bu nedenle ancak pazar gününe konseri yazabiliyorum. Gerçi haşa konseri yazmak ne demek Ozzy'e laf söyleyecek değilim. "Muhteşemdi" bu konserin rewiev'i ancak bu kadar olur. O nedenle ben malesef fizik şartları gereği artık tatlı bir anıya dönüşmüş o günü anlatayım.

Günün öncesinde tam bir hafta davetiye aradım. Beleşçilikten değil. Dünyanın en az kazanan yazarıyım. Ay sonu ve beş milyar borcum var. Hz. İsa indi saha içi 100 sahne önü 200 deseler yine gidemem yani öyle bir durum. Ki buna rağmen beyle olmadı neyse parası veririz borcumuz olur 5.200 demiştik. Neyse ki son gün Hızır A.S. Sarp Dakni kılığında yetişti. Kapıdan alırsın biletleri dedi ve heyecan başladı tabi. İşten çıktım beye dedim "Alayım seni Taksim'den taksiyle" "Tamam" dedi bindim gidiyorum. Taksime yaklaştık yoldan aldık beyi. Bey beşlik simit gibi gülüyor. "Ne oldu?" dedim. Bir konuşmaya başladı. Alkolün kokusundan göz gözü görmüyor. Komanın sınırında. Neymiş arkadaşlarla gaza gelmişlermiş miş şat yapmışlarmış mış. Şimdi dedim bi şat da ben yapsam kan gelse. "E dedim benim bacak malum, ben yalnız gidemem, sen komanın sınırındasın nasıl gidicem ben bunu nasıl yaparsın!!" "Yeaaa dur ben kendime gelirim diyor ama yook diğer yandan camı açıp uca yapışıyo ki kustu kusacak. "Heee" dedim ben anladım plan B. Hemen aradım benim sisterı dedim uçarak geliyorsun konserin başlamasına kalmış 20 dakka ben taksimdeyim. Aynen uçarak geldi sağolsun. Ben beyi eve götürüp kusmuğunda boğulmasın diye yüzüstü yatırıp topal bacağımı çekerekten konsere koşturdum. Tabi Ozzy'cim başlamış. Gece yarısı olmadan yatakta olması gerektiğinden yüksek ihtimal 9'da çıkmış sahneye. Yakışır.

Mr. Crowley'de ordaydık. Çok öne gidemedik tabii. Milletimiz sevgiliye arkadan yapışmak suretiyle yuvalanmıştı. Sahneyi görecek kıvama geldiğimizde durduk. Ozzy'cim yaşına ve bir dönem kanında alkol ve uyuşturucu dönen birine göre çoook iyiydi. Orada ki birçok kadayıftan daha hareketliydi. Klasik eller havaya hareketleri, "ı m fuckin love you, god blessed as all" gaz laflarıyla gönül aldı, gaza getirdi. Sesini fazla çıkışa gerek bırakmadan gayet yerinde ve güzel kullandı. Laf eden varsa Beşiktaş lisesi önünde buluşalım. Herkes oturup ben 63 yaşında nasıl bir kadayıfa dönücem diye hayal etsin. Ondan sonra ağzını açsın. Ağzını kırarım. Neyse Suicide Solution, War Pigs, Iron Man derkene ışık hızıyla geçti zaman. Ya da bana öyle geldi. Yarı bilinçsizdim. Yanımda kıpırdamadan durabilen insanlara inanamayarak tek bacağımın üstünde zıplayabildiğim kadar zıplarken sağ omuzumda Dr. Tahsin belirip "Arzucum dizini fazla yormanı istemiyoruzzz. Metal konserlerinde kendini dağıtmanı istemiyoruzzz." dedi bi kaç kere. "Evet haklısın" diyip kendimi durdursam da Paranoid'de "sıçarım bacağıma da tahsinine de" diyip, kafayı kırdım. Sister'ın kolunu morartmışım. Konser çıkışında "Ne biçim sıktın kolumu morardı resmen" dedi. Dedim "Saçmalama lan ittirmişimdir en fazla" Bi baktık sonra morarmış hakaten. Nasıl bir hayvana dönüştüysem artık.

He diğer yandan hadi benim bacağım problemli o gelen 9 bin kişinin nesi vardı. Eskiden dandik metal konserinde bile en az 10 kişinin kaşı açılır, saçı sigaradan yanardı. Gerçi bu konserde 9 bin kişiden ancak bini uzun saçlıydı. Geri kalanlar kel kalmış eski metalcilerden oluşuyordu. Sahne ışıkları yandıkça kafalar parladı, konser alanı aydınlandı. Ama kel olmak dağıtmayı, iki heyecandan itişmeyi engellemez. Yanımdaki ağır kel abi, Ozzy fuck you mak yu diyince bende fuck you toooo diye bağırınca ve sokak çocukları gibi parmak ıslığı çalınca çok rahatsız oldu mesela. İyi de kelcim, klasik müzik konserinde miyiz? Sen kelsin diye şimdi biz de mi ağır olalım. Çok yanlış. Seyirciyi beğenmedim ben diyeceğim ama şoktan da olabilir. Bünye kaldırmıyor bazen çünkü. Sen senelerce bekle askerliğini yap, çoluğa çocuğa karış, gençlik ilahın karşına çıksın. Bir afallarsın tabi. Ama olsun lütfen bir sonraki efsane konserinde -ki Kiss olur herhal- lütfen acık daha çaba gösterelim. Büyük bir heyecanla bise bile çağıramadıktan sonra 10 bin kişi toplanmışsın ne işe yarar. Herkeste Ozzy gibi tonton amca çıkmaz. Sahneden işer valla ters adama gelirsen.

Neyse konserin son şarkısını bacak korkusuna kapı önünden dinledim. Sonra hemen koşar adımlarla boş olan ilk taksiye atlamak umuduyla kendimi dışarı attım. Ama ne mümkün. Gidilecek yöne uymuyorsan yine kaldın yolda. Bir tane taksici neyse "abla 20 ver götüreyim" dedi. "Ulan" dedim kısa süre ama sonra çok mutlu olduğum için ve de yürüyemeyeceğimden tamam dedim bindik. Binince dedim taksiciye "Siz de böyle güzel buluyorsunuz konser günü yolunuzu ha bravo". Taksici de hiiiç istifini bozmdan yavvvşak yavvşak gülerek "ee abla kurt puslu havaları sever" dedi. Normalde insanlıktan çıkmam lazımdı ama "hahaha şakacı seni" dedim 20 milyona geldim 5 milyonluk yolu.

Eve geldim bey ayılmış. Ayıldıkça üç şat için Ozzy konserini kaçırdığı gerçeği beynine vurdukça kahroldu ama nafile. Dedi "Hiç aramadın ya ben ölsem burda"."Aaaa" dedim hakaten ya ölse allah korusun. Arkamızdan kimse ağlamaz. İbret hikayesi olur. Çocuk içkiden komaya giriyor, onu evde bırakıp metal konserine giden mavi saçlı pis karısı onu hiç aramıyor. Vakit gazetesi manşet: %42'nin sonu. Halbuki gayet normal bir aileyiz.

Son olarak Ozzy'nin nasılda tatlı bir insan olduğunu World of Warcraft reklamını izleyerek anlayabilirsiniz. Gayet normal bir karanlıklar prensi. Şakacı.

4 yorum:

  1. çok övdün ama yine de berdan mardini diyorum:)

    YanıtlaSil
  2. nasıl yani janim..better than mardini gibi bişe mi?

    YanıtlaSil
  3. Uzun yazıların altında az yorum olmasının hastasıyım.

    YanıtlaSil
  4. Uzun yazıların altında az yorum olmasının hastasıyım.

    yarılmama sebep olan yorum

    YanıtlaSil