29 Ocak 2010 Cuma

The quintet of hell


1. Yeşim Salkım
2. Ebru Gündeş
3. Banu Güven
4. Muazzez Ersoy
5. Bülent Ersoy

28 Ocak 2010 Perşembe

o kadar tatlısınız ki smiley koymak istiyorum yazı sonuna


TRT'nin yeni ve kısmen renkli yapılanmasının en iyi niyetli kanalı TRT Müzik. En iyi niyetli programı ise MFÖ'nün F'si Fuat Güner'in Müzik Medya programı. Böyle kalabalık kalabalık bir araya geliniyor huşu ve saygı çerçevesinde son derece enerjisiz ama bir o kadar doğal bir sohbet gelişiyor her defasında. Genç genç bebe gruplar eski günlerden bahsediyor, ister istemez herkesin yaşı büyüyor. Tek kanallı kanal zamanından bahsediliyor. Hiç; bu program müzik programı bi enerjisi olsun, dekorumuz renkli olsun, ordan o uçsun, burdan bu kaçsın, arada baterist çısss tarrraaak çıs yapsın kaygısı yok. Bayaaa devlet meselesi gibi müzik konuşuluyor. Geçen günlerde bir müzik teknisyeni gelmişti mesela ısrarla izledim, hiçbişe anlamadım. Son derece teknik konuşuldu ama ilgiyle izledim. İşte böyle teknik konulardan 'her gelen grup kendini Beatles, Nirvana ile karşılaştırıyor dur bakalım sen daha kimsin?' klişesine kadar konunun ucu açık. Ama çok samimi.

Fuat Güner'in bir sohbette 'Hani maruun beş varya onları görünce Beatles ruhu hissettim' diye bir cümle kurabileceği kadar samimi. maruun beş fayv diil beş. kıyamam

smiley

23 Ocak 2010 Cumartesi

saçma sapanla voliyi vururum



Lady Gaga'yı her gördüğümde alıyor beni bir gülmek. Hayır bu görüntünün altında bir neden olsa bir duruş bir başkaldırı bişeye eleştiri olsa dese ki bir sanat akımına kapıldım gidiyorum anlıcam affedicem. Ama mumuşunu avuçlamaktan başka bi hareketini göremedik. Dedim belki biraz akıllıdır ama röportajını dinledim geçen hafta sonları annemgillerle evde otururuz, turnelerde teyzemgilin kızlarıyla birlikte gezeriz felan diyince hepten anladım ki erol köse production.

Başarılı olduğu nokta ise çirkinliğini saklamak için ilgiyi başka bir şeye çekmek. Misal fotodaki saçma saç, don üstü ceket, mayo üstü baş örtüsü. Sayın gaga burdan bir kez daha sesleniyorum; gençlerin kafasını bulandırmayın, çirkine özgüven aşılamayın, saçmalamayı kesin. Babaneme don giydirsem ona da bakarlar. Babaneleri ümitlendirmeyin.

20 Ocak 2010 Çarşamba

hiçbir şey garanti değil


Benim 2010'dan tek dileğim abimin hapisten çıkmasıdır.
Bunun için herkes paralarını bankaya yatırsa çok iyi olur.
Çünkü fabrika kurmak isteyen bir insan vardır.
Fakat İsviçre'deki bankalardan başka Türkiye'de parası yoktur.
O insan bankaya gider.
Herkesin parası bankada durur.
O insan bankadan borç alır.
Yalancıktan fabrikayı kurar.
Fabrikada iş olur.
Abim o işe girer.
Abime o banka kredi kartı gönderir.
Abimin maaşı bize yetmediği için abim kredi kartından harcar.
Aldığı tüm maaşı kredi kartına yatırır.
Aldığı maaş yetmeyince yine kredi kartından harcar.
O banka abime faiz uygular.
Fabrika kuran o insan fabrikayı kapar.
Yurtdışına kaçar.
Abim işsiz kalır.
Banka abime ihtar verir borcunu öde der.
Abim biraz daha zaman ister.
Banka oldu canım başka bir arzunuz der.
Abim borcunu ödeyemez.
Banka o zaman hadi hapse der.
2010'da abim hapisten çıkarsa ben çok mutlu olurum.
Ailemde..

18 Ocak 2010 Pazartesi

vuducu/mason/dul kadının çocuğu



Gün geçmesin ki büyük bir felaketin ardından 'dinsizdiler öldüler, ölenlerin çoğu donsuz yatmış, yıkılan evlerde pişti oynanıyormuş, okeye dönülüyormuş' yorumu yapılmasın. Nuh Gönültaş'ın muhteşem Tahiti depremi yorumunu alt niyeti ile birlikte inceleyeceğiz.

Büyücülüğün merkezinde korkunç manzara
Alt niyet: Niyetimi hemen belli etmeyeyim, gizemli bir başlık atayım.
Haiti'deki deprem ve sonrasındaki korkunç manzaralar, gözleri bu ülkedeki unutulan bir gerçeğe çeviriyor.
Alt niyet: Niyetim hala belli değil. Gizeme devam.
Nuh GÖNÜLTAŞ yazdı…
Alt niyet: Nuh Gönültaş ibret için yazdı. Keşke böyle diyebilsek :(

Büyücülüğün ve satanizmin merkezinde korkunç manzaralar!
Alt niyet: Bu cümleyi çok sevdim, bir kez daha yazarak etkiyi arttırdığımı düşünüyorum.

Haiti'de meydana gelen depremden sonra ortaya çıkan manzaralar kalbimi kanatıyor dersem inanın.
Alt niyet: Bu dinsiz pezevenklerin ölümüne üzülüyormuş gibi yapayım.

Nedir o görüntüler öyle!
Alt niyet: Üzülüyormuş gibi yapmaya devam edeyim.

Cesetlerden dağlar meydana gelmiş.
Mesela düşünün, Beyazıt Meydanı gibi bir meydan ceset dolu. Hem de üst üste yığılmış insanlar...
Kadınlar, çocuklar, adamlar...
Alt niyet: Durumu müminlere bir anlatayım.

500 bin ölüden söz ediliyor. Kim bilir kaç Beyazıt Meydanı ceset dolu oluyor. 500 bin kişiyi üst üste yığsan öyle orta büyüklükte bir dağ meydana gelir.
Alt niyet: Olayın büyüklüğünü yavaş yavaş damarlara enjekte edeyim.

Yüz binlerce insanın cesedi sokaklarda orada, burada. Yarısı hâlâ toprağın altında, yarısı toprağın üzerinde.
Alt niyet: Yine üzülüyormuş gibi yapayım.

Gelen haberler öyle bir çaresizlikten bahsediyor ki, bunu anlayabiliyorum.
Alt niyet: Kendimle bağdaştırayım, acıyormuş gibi yapmaya devam edeyim.

Çünkü ben 1999 Marmara depremini Yalova'da yaşadım.
Alt niyet: Olleyy o gece abdestli yatmıştım, yırttım. Bütün günahkarlar öldü yaşasın. Hatırladıkça seviniyorum.

Depremin insanı içine soktuğu çaresizlik gibi çaresizlik olduğunu düşünmüyorum.
Yani hiçbir şey sizi bir deprem kadar çaresiz kılamaz.
Çünkü kaçacak hiçbir yeriniz yoktur.
Yer sallanmaktadır.
Dengeniz allak bullak olmuştur.
Size hiç kimse yardım edemez.
Çünkü herkes kendi derdine düşmüştür.
Bir tür küçük kıyamet manzarası.
Alt niyet: Olayın dehşetini kıyametle bağdaştırıp, korkuyu gönüllere sokayım. Burdan konuya girerim.

Öyle inanırım ki, kainatın sahibi bu kainatta kimseyi başıboş bırakmamıştır.
Alt niyet: Kendi teslimiyetimden içten bir cümleyle bahsettim miydi titretene kadar gazı veririm.

Siz kendinize malik değilsiniz. Size verilen cüzi irade ile yaptıklarınız, yapmadıklarınız ahirinizi belirler.
Alt niyet: Malik, cüzi irade gibi müminlerin en sevdiği kelimeleri kullanayım.

Yoldan çıktığınız süreçte başınıza gelenlerin Allah'tan olduğunu bilmeliyiz.
Allah size zulmetmez. Siz kendinize zulmedersiniz!
Alt niyet: Yavaştan konuya girmeye başlayayım.

Yoldan çıkmasak da başınıza bir şeyler gelebilir. Bunu da Allah'tan bilmeliyiz.
Alt niyet: Ama hemen tepki çekmemek için biraz yumuşatayım.

Başımıza gelenler faydamıza ya da zararımıza olabilir. Hikmetini anlamayabiliriz. Ama nereden geldiğini biliriz.
Allah, her an ve her yerde bizi görmektedir. Gizli açık her şeyimize nigehbandır.
Alt niyet: nigehban gibi kelimelerle dile çok hakimmiş gibi yapayım.

Bir yerde toplu işlenen cinayetlere toplum olarak tövbe edilmezse o bölge halkının başına bir kısım felaketler geldiğini Kuran bize söylemekte.
Geçmiş kavimlerin başlarına gelen felaketlere bu açıdan bakıldığında konu daha iyi anlaşılıyor.
Alt niyet: Çok güzel gidiyorum Kuran'a güzel bağladım.

Gelecekte bu çağda yaşanan felaketler kim bilir nasıl anılacak?
Marmara depremi için kim bilir neler söylenecek?
Haiti felaketi hakkında, Endonezya depremi ve tsunamisi hakkında...
Alt niyet: Geçmişin günahkar kavimleri ile bağlantı kurdum. Harikayım. Akıllı mümin okuyucum bunu anlayacaktır.

Haiti pek bildiğimiz bir ülke değil.
Alt niyet: Hacı sen bilmezsin girişi hep işe yarar.

Ama ülkenin temel bilinen gerçeği halkının çoğunluğunun büyücülükle uğraşmasıdır.
Halkın dini bir tür Voodoo (Vudu) dinidir. Bir tür animizm.
Alt niyet: Pis dinsizlerin gerçek yüzünü ortaya çıkarayım.

Voodoo inancı Haiti'nin ulusal dinidir.
Alt niyet: Bakanlarının da ölmesinin nedeninin bu olduğundan bahsetsem mi?

Haiti'de yasayan zencilerin büyük çoğunluğu satanist ayinleri yapar, insan kurban eder, büyü işleri ile geçimlerini sağlarlar.
Alt niyet: animizm'i anlamayan olabilir yeterli gaz için satanik diyim.

Büyü ve uyuşturucu işi bir arada gider.
Alt niyet: Uyuşturucuyu da katıp günahlara bonus etki yaratayım.

Bir olay meydana geldiğinde biz insanlar elbette bu olaydaki maksad-ı ilahiyi bilemeyiz. Buna imkan yok.
Alt niyet: Yumuşak giriş cümlesi atayım.

Ancak Haiti'deki gibi, Endonezya'daki gibi büyük felaketler bizlere olayın tıpkı Kuran'da anlatılan geçmiş kavimlerin başına gelmiş büyük felaketleri hatırlatıyor.
Alt niyet: Bu kadar yeter niyetimi belli edeyim.

Bazı semtlerde, bazı bölgelerde ve bazı ülkelerde yaşayan insanların yaşantı biçimi ilâhî gayrete dokununca, o insanlara musibet indirir.
Alt niyet: Bu önemli bilgiyi müminlerle paylaşayım. Bu dinsiz vuducuların başına gelenlerin nedenini hatırlatayım.

Bu musibet bazıları için bir ceza, bazılarının günahlarının kefareti, af olmalarına vesile, bazılarının da derecelerinin yükselmesine ve sevaplarının artmasına sebep olur.
Alt niyet: Arada sevdikleri müminleri depremde kaybetmiş müminlerin gönlünü almayı unutmayayım.

Ancak musibet umumî olarak iner. Ondan herkes etkilenir. Bu konuda Kur'an-ı Kerim şöyle der:

"Bir de öyle bir musibetten korkun ki; o, yalnız içinizde zulmedenlere isabet etmez (bu belâ başkalarına da geçer, umumî olur.) Bilin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir."(Enfal Süresi 25)
Alt niyet: Gönül alma işini bir ayetle destekleyeyim.

Biz bilmeyiz, elbette her şeyin doğrusunu Allah bilir.
Her şey ama her şey takdir-i ilahidir.

Alt niyet: İyi ki öldü dinsiz vuducular demeden bilinç altına gerekli mesajı vereyim. Olleyy bu yazımdan sonra aldığım sevap milleriyle cennete gideceğim. Ve depremlerden hep yırtacağım.

11 Ocak 2010 Pazartesi

sahtekar pezevenk grylls


Ya çok adiyim ama zamanında timsah avcısını izlerken adam timsahların üstüne bastıkça 'ah o timsah bi kapsa seni', 'ah o timsah bi kafadan yakalasa' diye bedduayla izliyordum. Bedduam tutmadı, timsah kapmadı ama sen timsahlara el ense çeken yiit timsah avcısı bir vatoz çarpmasına hakkın rahmetine kavuştu. O zaman çok üzüldüm beddualarım için. Bir daha sallamıcam bu adamlara dedim. Ama dayanamıyorum. Bu sahtekar pezevenk grylls izledikçe sinir basıyor bana.

Çat nerdeyiz, çöldeyiz öylesine gezen zavallı bir kertenkelenin kafasına bıçağı batırıp yiyoruz. Çat amazondayız kimseyle hiiiçbir derdi olmayan kafam kadar model kurtçuğu ağzımıza atıyoruz. Çat bir yılan tutup derisini yüzüp çıngıraklı kuyruğunu küçüğe armağan etmek için saklıyoruz. Çat bi çakal kemiği bulup 'aa çakal kemiği biraz aliim yanıma yardımcı olabilecek bir malzeme deyip kafayı saygısızca yere atıyoruz.

Ahhh varya bi kaplan yese ya seni canlı yayında. Böyle tam yılanı tutup kafasına bıçağı çakacakken o yavru yılan çıksa, anakonda çıksa annesi, seni böle bi çırpıda sarsa, sen 'eğer bir yılan trafından sarılırsanız gömleğinizi çıkarın' gibi aptal saptal şeyler söylerken hart diye yese seni. O yediğin çekirgenin devi çıksa ilk önce ağzına ağzına çakıp dövse seni etek giydirse oynatsa. O zavallı örümceği ağzına atıp ağzını kameraya göstere göstere yerken arkanda koccaman bir örümcek çıksa ama sen farketmeyip böle anlatmaya devam etsen. 'Tadı çok güzel değil ama iyi bir protein' derken bu örümcek fıst diye ağını atsa üstüne, döndüre döndüre sarsa seni.

Kolpacı pis herif. Üşenmeyeceğim şart olsun discovery'e ingilizce şikayet mektubu yazacağım. Hiç mi bir doğal hayatı koruma derneğinden şikayet almıyorsunuz. Adam kamerayı kapatıp burgerleri hopurdatıyo, kamerayı açıyor ilk tuttuğu kertenkelenin kafsını koparıp oooo büyük protein deyip ağzına atıyor. Nedir lan bu hayvanların senden çektiği?

Hem boyuna gelsene sen. Bi aslanla karşı karşıya geldiğimizde napıcaz bi anlatsana. Misal çakallar sardı dört bir yanı, kurt indi yanına, yılanlı kuyuya düştük. Ama yooook nerde bir zavall kertenkele, kurt, örümcek sen yanında bit, nerde bir at götten dağdan dağa, daldan dala zıplamaca, böyle heyecanlı heyecanlı koşturmalar nefes nefese kalmalar... Bir de o susak ağzı hep açık ya böle yayvan pis pis.

Hepsi yalan biliyoruz. Türkiye Kapadokya bölümünü izledim. Neymiş Kapadokya'da çok çetin şartlar varmış. Bir kayanın altında uyumuş böyle heyecanlı heyecanlı çık sabah sabah kayanın altından. Sonra yine protein almalıyım deyip sen yurdumun güzelim kertenkelesini tuttuğu gibi kafası koparıp ye. Pis herif. Ulan 2 metre ötede gözlemeci var biliyoruz.

Çok da izleyeni var bu pis adamın, hayatta kalkmaz yayından. Mecbur bedduayla çözeceğiz yine bu işi. Bedduayı basıyorum diğer yandan seni alllaha havale ediyorum. Ayı grylls miş senin yaptığını ayı yapmaz.

o göte bülbül öte


Hayatımın erkeği ve atgotten atışması:

bu götten 4 götlük malzeme çıkar
o göte bi şaplak atarsın 6 ay dalgalanır
büyük götün derdi büyük olur
halka arz etsen 100 kişi arazi alır burdan vadi benim, tepeler senin imar geçer
ekmek arası yapsan afrikanın açlık sorununu çözersin
don diktirsen tekstil canlanır
itfayeci olsa hayat kurtarır
kıta olsa asyadan sonra ikinci büyük kıta olur
dünyaya düşse krater açar
uzaya çıksa yörünge yapar uydu olur
kaş göz yapsan adam olur, anne der, okula gider
bilime bağışlansa bütün götsüzlere göt olur
dağa çıksan dağ devirir, denize girsen tsunami yaratır
gölgesine hammer parkedilir

devamı yemekten sonra...

5 Ocak 2010 Salı

1 Ocak 2010 Cuma

10 geyik kadın


Entivi'de yayınlanan programın adı bu şekilde değiştirilebilir mi? 2010'un ilk derdi bu oldu benim için. Bu programın misyonu vizyonu hakkında hiçbir şey oluşmadı benim kafamda. Kaç kere baktım anlamlandırmaya çalıştım, ilk program heyecanıdır herhalde bir sonrakiler daha iyi olur dedim. 2009 sonuna kadar mühlet verdim ama olmadı.

Format şu: 10 kadın bir araya gelmiş kadın olmak nasıl birşeydir onu tartışıyolar. Üstelik o kadar klişe ve gün muhabbeti tadında geçiyor ki sohbet, izleyen erkeklerde öteki odaya kaçıp kitap okuma ya da kahveye sıvışma isteği uyandırıyor. Kadın izleyicide ise yarına ne yemek yapsam ya da ütü var nasıl bitecek onlar düşüncesini doğuruyor. Bütün program boyunca kadınlar kadınları goygoyluyor. Yok efendim entellektüel kadın güzel olamaz demiş Hülyavşar acaba neden, kadın neden daha ince eler sık dokur, neden daha fazla konuşurlar erkekler daha az konuşur, sadakat nedir, estetik operasyonlar vs vs. Seçin geyiklerden geyik beğenin. Bazı bölümlerde de kadınlar hakkında kötü laf sölemiş kadınlar yine bu kadınlar tarafından ateşe verilip etrafında dönülüyor.

Entellektüel kadınlarız yaradana şükür, bilgilerimizle kitaplarımızla, kariyerimizle ezeriz erkekleri ve erkek yalakası kadınları tavrı burun kemiklerini sızlatırken Kenan İmirzalıoğlu'nun konuk olduğu program her eve bir Kenan lazım cümlesiyle açılıyor ama. Mumuşlar devreye giriyor.

Bu deneyime gelmiş - yaşa demicem kırıcı olmamak adına- bunca entellektüel kadınsınız;

Amacınız nedir? 'Bir amacımız yok bir araya gelip sohbet edecez kısır yicez diyosanız' neden bunu ekran karşısında yapıp her hafta bize geliyorsunuz. Ben size ne zaman gelicem. Gidin her hafta birinin evinde toplanın, kısırınızı böreğinizi yiyin.

Madem konu kadın, bu programın kadına getirisi nedir? Kadın bir uzaylı ırkıymış gibi ve siz de üzerinde yüzyıllardır deney yapıyormuşsunuzda edindiğiniz bilgileri halkla paylaşıyormuşsunuz edasıyla konuşmaya ne gerenk var. Türkiye'de kadının durumu hala ve hala çok belliyken, kadının çok konuşması, entellektüel olup olmaması, daha ince eleyip sık dokuması kimsenin umrunda değilken ve hala sözü dinlenmeyip erkek dünyasında kendini var etmeye çalışırken, dayaanı yiyip otururken, çocuunu doğurup büyütürken neyi konuşuyorsunuz. Hadi diyelim bu programın izleyici kitlesi nispeten kendini erkek dünyasında var etmiş kadın. Bu kadının konusu bunlar mıdır?

Ağda gününden, sevişmekten, memeden rahat rahat utanmadan bahsedince aşmış kadın olup, erkeklere sallayınca eşit mi oluyoruz.

10 kadına sesleniyorum, kadınlardan kadınları soğutma pls. Kadın hakkında ipe sapa bişe konuşmak istiyoruz ama aklımıza gelmiyor diyorsanız kanalınızın yılbaşında dansöz oynatma klişesine akıllı(!) cevabı olan Victoria Secret defileleri hakkında konuşabilirsiliz misal.

Entivi'ye sesleniyorum, Sex and the City ver. Konu aynı, yorumlar aynı nasıl olsa. Bari iki tasarım kıyafet iki sevişme sahnesi görürüz. Sarah Jessica Parker'ın yüzüne blur yapar ya da bi çiçek kondurursanız harika olur.

İstekler bitmez..