4 Temmuz 2017 Salı

Eski Türküye'yi çok özlüyorum


Bir keresinde patronumla sohbet ediyoruz ama işe yeni başlamışım yani öyle patron neaber yeaa değiliz tam. İşte konuşurken konuşurken konu masonluğa geldi. 'Masonluk nasıl bişe yaa?' dedi biri. Ben de 'Ya bişe diil çiftlik kuralım ete para vermeyelim, birbirimizi si.elim göte para vermeyelim tarzı bişe' dedim. Patron da gülerek 'Yaa benim babam da masondu' dedi. Ben tabii hadi yaa diye kıçıma kaçtım ama bozuntuya vermedim. 'Evet yaa ben de mason bi avukatın yanında çalışmıştım küçükken, yazılarını okumuştum meraklanıp, böyle dünya barışı falan filan' dedim. Güldük geçtik.

İşte eski Türküye böyle bir şeydi. Birinin babasına senin baban da göte para vermemek için neler yapıyo yaa diyince gülüp geçiyorduk. Böyle godoş bir memlekettik.

Ama yeni Türküye nasıl? Böyle değil.

Böyle olmayınca ne oluyor, böyle her bi şeyle bodoslamasına dalga geçen insanları bulmak büyük dert oluyor. Ben de efenim Facebook'ta böyle her bokla sorgusuzca ve terbiyesizce dalga geçilebilen bir iki kapalı gruba üyeyim. Nereden nasıl üye oldum bilmiyorum birileri tavsiye ediyor, oluyorsun. Bazılarında aşırı eğlendim. Her türlü değerle aşırı dalga geçilebilen, adeta küçük south parklar oralar. İşte böyle olduğunu düşündüğüm ve yeni eklendiğim bir grupta takılırken de hava çok sıcak olduğundan ve yapacak da bir işim olmadığından neye salça olsam diye gezerken bir videonun altına aşırı eski komünist şivesiyle yazılmış komik bir yorum gördüm. Altına hiç komik olmayan 'Hala devrimci var mı yeaa, varsa etrafını çevirelim insanlar selfie çektirsin önünde' diye yorum yazdım. Cevap: Semih ve Nuriye devrimcilerdir.

Ben de yavşaklığı hala elden bırakmayaraktan 'Ya haa pardon troçkist olduklarını bilmiyordum' yazdım. Çocuk da 'Yok devrimci yeni bitti.' yazdı. Ben de 'Hiç mi yok' yazdım. Konu burada kapanır diye düşünürken bir kız geldi 'Suruçtakiler devrimcidir, işte çeşitli yerlerde ölenler devrimcidir.' dedi. Altına 'Yıl 2017 profilinde kedi resmi olanlar da -o benim- bir zahmet böyle konulara yorum yapmasınlar' dedi. 'Oturduğunuz yerden taşşaklarınızı yayıyorsunuz kapıya iki su koyup kendinizi bir şey sanıyorsunuz bari saygınız olsun.' dedi. Ben de baktım profil fotosuna böyle instagram filtresi gibi bir şeyle kiss makyajının renklisi gibi bir şey var gözünde. Dedim ki 'Sen de duyarlı olmak için fazla makyajlısın. İzninle kukumu yayıcam şimdi. öpt kıps bay' dedim. -Ama çok eğleniyorum hala- O da 'Ayyy beni fena köşeye sıkıştırdın dahisin gerçekten o makyaj değil msn filtresi' dedi.

Aaaa bir baktım ilkokul 3 kavgası yaşıyoruz. En sevdiğim. Dedim ki 'Arkadaşım konu buralara nasıl geldi bu neyin hırsı kafayı mı yediniz?' Bastım düğmeye göndericem aaa bi baktım gruptan çıkarılmışım. Ben şok!!!

Hayır aslında şok da değil de bir sinir harbi. Eeee hani bizim hiçbir şeye saygımız yoktu burada. Koministe şaka yapılamıyor mu? Ulan dayımın Troçkist arkadaşlarına bu şakayı yapsak pala bıyıklarıyla noel baba gibi hoh hoh hoh diye gülerler. SİZ KİM KÖPEK!!! Yediği kaba pisleyen pis!!! (Şu an tek elimle sivrisinek yakaldım bu arada.)

Ya kardeşim lafa gelince insinlir izgir dişincilirini ifiidi idimiyirlir. Çik biski iltindiyiz. He lafa gelince bir dakika orda dur sen benim inancımı naden saygı göstermiyorsun. O zaman al sana tecrit, al sana güç kullanımı, al sana yallah. E senin o çok dertlendiğin (!) Semih ve Nuriye bu mentaliteden dolayı ölüyor. Sen bunu göremeyecek kadar mal mısın? -Şimdi iki olay birbiriyle kıyaslanır mı diyenler olacak tabii ama o kişiler pc'de sağ üst köşeden mac'de sol üst köşeden dilerlerse çıkabilirler, nolur bir de bunu anlattırmayın-

Herkes mi birbirinin polisi oldu bu memlekette. Herkes mi birer küçük erdoğan.

Bir yerde kendince duyarlı bir şey yazarsın 'hah duyar kasma' şaka yaparsın 'sen benim kutsalımla nasıl dalga geçersin.' Geçerim arkadaşlar, kimseye de soracak değilim.

Bu ülkedeki en açık görüşlü insan o videodaki 'kimsenin giydiğine kimse karışamaz yani' diyen arkadaşmış meğer...

Tövbestafirullah!!!

Eski Türküyeyi çok özlüyorum ya ben. Faşistler faşist olduğunu, demokratlar demokrat olduğunu biliyordu. Yani belki tam bilmiyordu ama biliyormuş gibi yapıyordu. Birinin babasına rahatça götçü diyebiliyordun. İnsanlar batiklerini giyinip, iki dirhem bir çekirdek istiklalde yürüyordu. Kimse en akıllı benim diye diğerinin üstüne atlamıyordu. Akıllı olduğunu göstermek için elinde kitap taşıyordu. Solcu ya da uzun saçlı arkadaşlarımız dayak yiyordu. Toplanıp, dayak atanları kıstırıp onlar da onları dövüyordu. Dayak yiyenle yemeyen belliydi. Dayak yemeyenler ve hiç yiyemeyecek olanlar yiyenlerden daha çok konuşamıyordu dolayısıyla. Söz sahibi olabilmek için kavgaya karışman gerekiyordu.

Sonra bir gün metalci bir arkadaşımla Ortaköy'de dikilirken Sibel Can'ın 'Bu devirde kimse sultan değik hükümdar değil' şarkısı tırrrrık tırrııkk diye aşırı darbuka ritimli çalarken metalci arkadaşım utana sıkıla 'Ulan ben bu şarkıyı sevdim ha insanın içi kaynıyor' dediğinde çok umutlanmıştım gelecek için. Ne güzel insanlar kalıplarını kırıyorlar bir metalci de Sibel Can sevebilir diyip umut dolmuştum.

Nereden bileyim her şeyin boka saracağını.

1 yorum:

  1. yalnız sibel can'ı eleştirmişsiniz ama kendisi en sağlam trençkotlardandır.

    YanıtlaSil