Bir kaç yıl önce Patti Smith Türkiye'ye geldiğinde o zaman çalıştığım işim dolayısıyla pek yakınında bulunma şerefine nail olmuştum. - Hava atmak gibi olmasın- Öyle bir kadın ki Patti Smith böyle etrafında garip bir aura var, görebiliyorsunuz. Sanki 60'larda dondurmuşlar sadece konser günlerinde mikrodalgada çözüyorlarmış gibi. O derece o ruhla dolu çünkü hala.
Hareketleri yavaş ve özenli, elleri ılık, ceketi var siyah, az önce bit pazarından alınmış gibi, saçları boyasızdı o zaman, bir yere bakarken oraya değil de başka birşeye bakıyormuş gibi, dudaklarının etrafında kırışıklıkları, bıyıkları vardı bir de. Klasik kadın kalıbında bir kadın gibi değil, cinsiyet üstü kimliğiyle dolaşan bir kadındı. İçiniz burkuluyor yanındayken, garip bir his. Hayatımdan iki günü yakınında geçirip over doz olduğumda ne yapacağımı bilemeyip, bir süre evdeki sehpanın altında yatarak kendime gelmiştim. Öyle bir çarpmıştı yani. Unutulmayacak ve en havalı anılarım dosyasında saklıyorum.
Gerçi Patti Smith'in bizim Elif Key'imize "seni daha önce bir yerden tanıyor gibiyim" diyip ertesi gün ki İstanbul turlarına katılıp katılamayacağını sorması bu anımın havasını birrrazzzz söndürüyor. Kıskançlığımdan kendimi yere atıp titreme nöbeti geçirecektim. Hatırladıkça da sinirimden diş cırtlatıyorum. O an elifimin üstüne atlayıp onu yere yıktıktan sonra Patti Smith'e "bana da bir bakın, belki beni de bir yerden tanıyormuşsunuz gibi gelir" dememek için kendimi çok zor tutmuştum. Evde kedim aç olmasaydı yapabilirdim. Neyse Elifim ertesi günü Patti Smith'le gezdi, üstüne bir de Patti Smith'in o muhteşem polaroid makinasıyla çektiği fotoğrafıyla döndü yanımıza. O yüzden hiçbir Patti Smith anısı onun ki kadar havalı o la maz amk. Çok afedersiniz.
Sabah dişlerimi fırçalarken lavabodaki diş macununu diğer elimle temizlediğim sırada Patti Smith'i düşünmeye başladım, ordan geldik buralara. Hayatının kilit noktalarını anlattığı kitabı Çoluk Çocuk adıyla Türkçe'ye çevirildi. Onun o güzel dilinden, güzel anlatımından harika bir kitap. Sanki o yaşarken yanı başındaymışsınız gibi samimi. Ne bir eksik, ne bir fazla, tam olması gerektiği gibi. Patti Smith gibi. Bitmesin diye 2 sayfa 2 sayfa okuyorum.
Tabi benimle birlikte etrafımdaki herkes okuyor şu ara. Hepimiz kendi hayatlarımıza dersler almaya çalışıyoruz birer Patti Smith olmak için. Ama kimle konuşsak muhabbet süper saçma bir yere varıyor. "La aç kalmış ya bunlar, götlerinde don yokmuş cık cık cık. Abi aç kalmak lazım sanatçı olabilmek için ben onu anladım." noktasında herkes. Sanatçı olmanın ilk gereğinin açlık olduğunu düşünüp aynı tişörtün mavisinden de almaktan vazgeçiyoruz şu günlerde. Koskoca yunan medeniyetinden geriye yatarak üzüm yiyorlarmış sahnesinin kalması gibi birşey.
He şimdi Patti Smith'in tırnağı bile olamayız da, ben onu annesine yazdığı şiiri okuduğunda anlamıştım. Niye hepimiz Patti Smith olmak istiyoruzla ilgili çok sinir bozucu bir video izledim bu muhabbetlerin üstüne. Yok, tam olarak neden Patti Smith olmak istiyoruz değilde neden rock starı olmak istiyor herkes ya da ünlü olmak, bununla ilgili. Söyledikleri yeni olmasa da gıcık araştırmaları, güzel dayanakları vardı çocuğun. Medyanın dayatması bu ün şöhret olma isteği diyip, 70'lerden bu yana televizyon propagandalarına, ordan MTV gençliğine ordan yeni youtube şöhretlerine uzanan bir hikaye. Rock starı olcam diye düşünürken sen, biz götünde zaten kılları ağartacağız, sen o hayalle oyalan diyor birileri bize. Ama bırak rock starı sucu bile olamayacağın bir çarkın içindesin halbuki. Sadece sanıyorsun ki allah vergisi bir yeteneğin var ve günün birinde bir yıldız gibi parlayacaksın. Nooldu bir nesil Axl Rose'un ilimini, vokalini değil, viskisini örnek alarak harap oldu mesela. Taş üstüne taş koyamıyor son 20 yıldır kimse. Çünkü kargasından tipsizine, yeteneksizinden teteneğine hepimiz ünlü hepimiz rock starıyız kendi çapımızda. Böyle olduğuna inanalım ki ak göt kara göt birbirine karışsın, akıllısı lider olmasın, kitleleri ardından sürüklemesin. Sonra deli tutup vurdurmak zorunda kalıyorlar, yastı, dedikodulardı sorun çıkıyor.
Nereden geldim ben buraya ne diyecektim ne oldu. Yine böyle birşeyler diyecektim ama mutlu sonla bitecekti...
Neyse rock starını bilemem ama ben yeteri kadar canı sıkılan herkesin sanatçı olabileceğini düşünüyorum. Ama iş donsuzlukta olsaydı afrika maskeleri Louvre'de sergilenirdi. Bu iş dona bakmaz az yeteneğe çok emeğe bakar. Nadiren az emeğe çok yeteneğe de bakar ki makbulü budur.
Buna bağlayacaktım herhalde. Unutuyorum bu ara gızııım. Banyo yapmak çok zor geliyor evladım. Bir de kıyafetlerime isim vermeye başladım ya da mutlaka bir konseptim var. Bugün çiçekli sweet üstüne kelebekli kolye takarak o kelebeği gezdirdiğimi düşünüyorum mesela.
güzel yazı... şimdi işe nasıl konsantre olcam aah atgotten... çalışan insanız soktun aklımıza patti smith'i...
YanıtlaSilhemen "coluk cocuk" edinmeliyim; cicekli sweet ustune kelebekli kolye takarak o kelebegi gezdirmek mi?.. Baudrillard dunyasi. Hemen o kitabi almaliyim.
YanıtlaSiltişörtümün üzerinde gezen kelebek kadar gerçek diğer kelebeklerde noktasına gelmedim henüz. aman gelmiyim yaa nolur çıkması zor oluyor oralardan. çoluk çocuk edin sen adsız. gerçek dünya orada
YanıtlaSilben de bir hafta önce bitirdim çoluk çocuğu, insana kendi hayatını sorgulatıcı bir etkisi var. bir de cesaret verdi bana. sanatçı veya başka bir şey olmak için değil, yeni birşeyleri denemek için. aslında sanatçı olmayı kafaya koymuşlar ama esas dertleri içlerinden geleni ortaya koyabilmek gibi geldi bana. bunu da kendi usullerince yapıyorlar. robert uzun zaman fotoğrafla ilgilenmiyor, pattinin asıl uğraşı şarkıcılık değil aslında ama eninde sonunda bir yerlerden yetenekleri çıkıyor ortaya.
YanıtlaSildışarıdan baktığında etrafları engeller ile dolu ama en büyük engel klişe olacak ama beyinlerindeki. onu aştıktan sonrası gerisi zor da olsa oluyor.
valla momos bu kadın beni bitirdi. bir bu bir nina simone
YanıtlaSilelif ile tanisma imkanimiz var mi?
YanıtlaSilşimdi ne desem boş..
YanıtlaSilzaten sizin Elif'i kıskandığınızdan hallice sizi kıskanmaktayım.. sehpa altı falan kesmez beni.. bir de üstüne vura vura öldürmüşsünüz.. hayır 32 yaşına geldin hala anlamadın mı rock star olamayacağını diyosanız, ben neler neler oldu da anlamadım bu vakte kadar:)