23 Mayıs 2010 Pazar

lost'ta müthiş son!


Lost'u üç bölüm izledim. Sonra germeyin beni diyip vazgeçtim. İyi ki de izlememişim 10 yıl oldu bişe değişmedi dizide. Gizem yapıcaz ayağına saçmalıktan saçmalığa koş, araya otur üşenme esrar katıcam diye sembol düşün. Bir bihter behlül gibi sevişme sahnesi, bir ezel gibi uzun akıl veren diyalog bulamadıktan sonra o kadar gizemi ne yapayım ben nereme sokayım. Hele hele Lost fanatiklerinin muhabbetlerine denk geldin miydi durdur taksiyi at kendini daha iyi. Yok o sahnede şunu gördün mü, yok şu aslında bu demekmiş. Bi deli kuyuya bi taş atıyo, diğer deliler çıkarmaya çalışıyor. Senaryo bu eksende ilerledi hep. Her neyse sona geldik şükür.

Şimdiden "aman sakın sondan bahsetmeyin. Lütfen bir tek söz duymak istemiyorum" kaprisleri başlamış Lostseverler arasında. Yok herşey bir rüyaymış, yok onlar aslında akıl hastasıymış hepsi götten hikaye uydurmuş, yok deney varmış ortada gibi son seçenekleri havada uçuşuyor. Peki hangisi doğru son? Doğru son burada açıklıyorum. Are yu ready?

Şimdi adaya gizemli sahneden girişle başlıyor olay klasik. Bunlar toplu bir yürüyüşe çıkmaya karar veriyolar. Geçmişine dönmüş herkes "ulan her yolu denedik bu sembollerden de bi bok çıkmadı" diye düşünüyor bu sırada. Sonra giderkene giderkene bir mavilik görünüyor çalıların arasından. Ağaç dallarını bir kesiyolar ki bir tabela. Üzerinde "Kurtköy Manolya Evleri 25 km" yazıyor. Bunlar bir şaşırıyor tabi ne demek istediğini anlamıyolar. Kortkö men ol yağğ twntyfive diye okumaya çalışıyorlar. Onlar için gizem devam ediyor yani. Kel düşünüyor yine ne olabilir acaba diye. Derken derken Sawyer flashbackle dondurma reklamı için Türkiye'ye geldiği anları hatırlıyor. Sonra büyük bir heyecanla kalkıyor anladım ben nerede olduğumuzu biliyorum diyor. Herkes bir seviniyor. Tabelanın gösterdiği yoldan ilerlemeye başlarlarken çıkıyorlar asfalta. Yanlarından geçen 500 T'ye el ediyorlar bir bakıyorlar ki others dolu otobüsün içi. Meğerse onlar da Tuzla'ya giden tersane işçileriymiş. Neyse yardım ediyolar bunlara turist information'a götürüyolar. Ordan bunları Sabiha Gökçen havalimanına gönderiyolar. Her biri helalleşip memleketine geri dönüyor.

Yani kısaca meğer ada değilmiş orası karaya bağlantısı varmış ama tabelayı ağaçlar kapatmış.

Daha iyi bir son çıkarsa, Baykal'ın mavi çoraplarını yıkarım.

4 yorum:

  1. :))))
    hehehehehehehhehehehehehehehehehhe
    :)))))))))))))))))))))))))))))))

    YanıtlaSil
  2. Jack gelmedi ki dondurma reklamına sawyer geldi duduk! Bi arastir da oyle atgotten! :)

    YanıtlaSil
  3. aaa pardon ya.. izlemedim ya hiç. düzeltiyorum hemen.. dudukte babandır

    YanıtlaSil
  4. yazıda jack gecmiyor ki, ben bi yannış göremedim... atgotten de bi mantik cercevesinde :)

    YanıtlaSil