27 Eylül 2010 Pazartesi

taksic-i ilahi


Şu koca dünyada ne olmak var?

Taksici.

Harward mezunu ol, sekiz dil bil, prezenteybıl bir insan olmak için ömrünü harca bir taksicinin özgüvenine kavuşamazsın, rahatlığına varamazsın. İstediğin kadar organik ye, organik tişört giyin, yoga yap. Muhtemelen bir taksici kadar uzun yaşayamayacaksın. Ev sahibine, patronuna iyi davran, el pençe kırıl, onlar yine de sana değil taksicilere iyi davranacak. Ve ne yaparsan yap hiçbir zaman bir taksici kadar özgür, özgüvenli, gururlu, mağrur, delikanlı, efendi, kıvrak, zeki, çevik, ağzı iyi laf yapan,harrrika biri olamayacaksın. Onların yanında hepimiz sönmüş birer yıldızız.

O taksici ki taksinin binen için değil kendisi için lüks bir binek aracı olduğunu rahatlıkla düşünüp niyetini gayet belli ederek "hanfendi nereye gidiyorsunuz" sorusunu herhangi bir şekilde incelmeyip, sesi titremeden sorar. Sen karşısında "tüh yaa zor sordu ne desem inşallah tuttururum" diyip bismillah çekip gideceğin yeri sesin hafif titreyerek söylersin. Taksicinin gezmeyi sevdiği güzergah içerisinde bir semt söylediysen, son derece keyifli bir yolculuk yaparsınız birlikte. Demet Şener, Serdar Ortaç dinleyerek festivallerle, şenliklerle gidersin gideceğin yere. Ama müziğin sesini kıstırmayı aklından bile geçirme. Dikiz aynasından aşağılanırsın. Ve o aşağılanmanın ruhunda açtığı yarayı sarmak için uzun bir süre gerekir.

Tut ki taksicinin gitmekten hiç hazzetmediği bir güzergah söyledin. Eğer o gün gökyüzünde dua kapıları açıksa ya da taksici henüz uykusundan uyanamamışsa sana içten olmayan bir "atla" hareketi yapar. İşte o an öyle sevindirici bir andır ki hayatta çok az yaşanır. Bir evlenme teklifi anı, bir bu an çok heyecanlıdır insanın hayatında, unutulmaz.

Ancak bir taksiciyi istemediği güzergahta trafiğe sokmak sorumluluk ister. Tüm trafik boyunca taksicinin gönlünü hoş tutmalı, İstanbul trafiğinin insanın ömrünü yediğinden kaç çocuğunuz var allah bağışlasına, bir kitap karşılığında Orhan Pamuk'un ülkeyi satışından -valla aynen bu cümleyi kurdu taksici bir kitap uğruna ülkeyi sattı dedi ama korkumdan yarı yolda indirir diye Nobel Ödülü diyemedim.- ülkede çalışana iş olduğuna kadar her türlü muhabbeti profesyonelce çevirmelisin. Gerektiğinde hafif kıkırdamalı, gerektiğinde memleketçilik yapmalısın. Flörtleşmelisin, yoldan geçen yayaya ya da hakkı olan yoldan giriş yapan hanzoya "cık cık cık gerzek yaaa bunlar AMK çok afedersin mal bunlar" diye jargon kesebilmelisin.

Tüm bunlara hazırlıklısın. Bir taksicinin tüm gereksinimlerini yerine getirebilecek düzeye taşıdın kendini ama taksici konuşmak istemedi o gün. Offluyor pufffluyor trafiğin AMK her saniye, stresini atmak için radyoyu sonuna kadar açtı. "Seni çöpe atacağım poşete yazık" başladı, yine ses açıldı. Olabilir, sesini çıkarmayacaksın. Basların arkada olması ve beynini bir fil gibi sikiyor olmasına o trafik grup sekse dönmüşken bile katlanıyor olabilmelisin. Daha önce de söylendiği gibi; müziğin sesini kıstırmayı aklından bile geçirme. Dikiz aynasından aşağılanırsın. Ve o aşağılanmanın ruhunda açtığı yarayı sarmak için uzun süre bir gerekebilir.

Her şeye tamamsın. Müziği sonuna kadar dinledin, Türkçe pop top 10 listesini 10'dan 1'e geri sayabilirsin. Trafik yoğunluğunda neredeyse tüm ömrün ilkokul arkadaşlarınla yaşadığın macerelara kadar zihninde canlandı. Gerektiğinde taksiciye tam doğru cevapları verdin. Doğru yerde gülümsedin, doğru yerde doğru küfür ettin, hak verdin. Taksici senden memnun görünüyor. Eve varabileceğinden eminsin.

Emin olma, havaya girme. Kısmet de hep. Hiçbir şey garanti değil. Taksi bu. Bir an taksidesin bir an yol kenarında indirilmişsin. O yolun sonunu bir tek yüce taksici bilir.

Canı sıkılır o an mesela, istemez seni, tiksinir senden. Eğer biraz sana saygısı varsa yanlışlıkla taksiyi devredeceği yalanını söyleyerek, eğer sikinin ucunda bile değilsen direk yüzünüze tükürür gibi "Hanfendi ben sizi burda bırakayım, trafiğe girmeyip kaçacağım" der. İşte o an kesin karar verilmiştir. Seni yatakta patronunla basan sevgilinin bile sana dönme ihtimali vardır ama bir kere seni indirmeyi kafasına koymuş taksicinin fikrini değiştirmesinin ihtimali sıfırdır. Karar verilmiş, hesap kesilmiştir. Zamansız ayrılık seni bulmuştur.

Taksic-i ilahi, elden ne gelir.

He ancak sağlık problemlerinden dolayı yırtma şansı biraz olabilir ama inandırıcı olmak önemlidir. Geçirdiğin operasyonları ayrıntısıyla seri halde sayabilmelisin. Doktorunun ismini verebilmelisin. En az gerdek gecesi bakire çıkmamış gelin kadar mahçup, "ah yaaa yoksa ben sizi sokar mıyım bu trafiğe?" demelisin. Gözlerin hafif buğulu, başın hafif sola yatık olmalı. Ancak yine de sen emin olma. Taksicinin göz muayenesinden geçtikten sonra yürüyemez raporu alırsan evinin önüne kadar gidebilirsin. Alamazsan. Kısmet... Bu arada sağlık problemi kafandan aşağıdaysa müzik yine açılır. Tek sağlam yerin kafansa sorun yoktur. Türkçe pop ya da Karadeniz FM dinlemene bir engel yoktur çünkü.

Hadi şanslısın. Evin önüne kadar gittin. Hareketlerin seri olmalı, parayı çabuk çıkarmalı adamın sinirini kaldırmamalısın. 15 milyonluk yola 50 milyon mu verdin? "Cıkkk offf, bozuk yok mu hanfendi?" sorusuna hazırlıklı olmalısın. Taksiye bineceğin zaman paranı birgün öncesinden 1 milyonluk, 500 TL'lik, 5 milyonluk ve 10 milyonluklar olarak bozdurmalı, hepsinin lazım olabileceğini göz önünde tutmalısın. Gideceğin yer 8,70 tuttu, 10 uzattın. Para üstünü beklememeli, pintilik yapmamalısın, çünkü taksiciler pintileri hiç sevmez.

Taksici mevki, zenginlik, statü, yaş, din, dil, ırk dinlemez. Sana bunları göz önüne alarak davranmaz. Tüm dünya, tüm sınıflar olarak taksicinin önünde boyun eğersin. Ve ne yaparsan yap ölçüsü sikinin keyfi olan birine karşı çözüm bulamayacağın için bu sorunu çözemezsin. Taksici şikayet merkezi vardır ama telefonu bir başka taksici açtığı için sizi dinliyormuş gibi yaptıktan sonra kapatıp arkanızdan "neymiş yolda indirmiş mişmiş naapsın lan adam o trafikte anca götünüzün keyfini biliyorsunuz koca götlü orospular" diye sülalenize kadar saydırır.

Herkes yahudiler olarak bilir ama taksiciler üstün ırktır. Dünyayı onlar yönetir. İnanmayan saat 6 gibi Taksim'den Beşiktaş yönüne taksi durdursun.

5 yorum:

  1. hahhaha, cok guzel yine. benim bin tane var taksici hikayem. herkes bana kitap yaz diyor. Neredeyse tecavuze uğralıyordum (nasıl yazılıyorsa artık).
    Bir gun taksi 15 tuttu, 20 verdim. para ustu vermiyor, "eee ?" dedim. o da "paran vardır senin, koymaz sana" dedi.
    "Ananın Amı" lafını taksi soforunden ogrendim mesela.
    falan filan ama bir ara mutlaka tecavuzcu taksici hikayesini anlatmam lazım...

    YanıtlaSil
  2. evet grup terapisi düzenlememiz lazım arınmak için. taksicilerden eziyet görenler derneği, bir oluşum birşey.. başkaldırmalıyız.. ayrıca tecavüze gitmese de arkasına dönüp 3 santimlik bacağımı izleyen var benimde. sanki arkada değilim televizyondayım gibi uzun uzun izlemece.. annecim yaa içim sıkıldı

    YanıtlaSil
  3. ahhaah güzel bir konu gerçekten..o zaman şöle söyleyeyim 'parfümünüz angel mı ve kova burcusunuz ozman' diyerek beni analiz eden taksiciyle saatlerce muhabbet etmek zorunda kaldım.(trafik yüzünden) ben inerken o ağlamıştı, kız arkadaşını nasıl oldu da ayrıldıklarını herşeyi dinlemiştim.Nerdeyse ben de ağlayacaktım yane:)bu duygusal olanıydı..bunnarın sapkınn olanları var bir de o fena.

    YanıtlaSil
  4. taksiye binince dark side'a geçiyorsun. taksinin kapısını açınca, farklı boyut da açılıyor. aman düşme. inince kafan güzel çıkıyorsun ama. o iyi bak.

    YanıtlaSil