7 Aralık 2010 Salı

birbirimizi yemeyelim pide yiyelim


Evlilik üzerine konuşmak normalde evli kadınlar için yasaktır. Çünkü evli kadınlar "ulan evlenince de aslında bir bok olmuyormuş ha" diyemezler. Çünkü evlenmek için öncesinde o kadar büyük bir çaba harcamışlardır ki "aa bok gibiymiş" demek büyük tükürdüğünü yalamak olur. Zaten toplum kadını doğar doğmaz orospu olmasın diye evlilik baskısına sokar. Küçüklüğünden itibaren gelinliğin aslında ne kadar güzel birşey olduğu, giyince prenses olacağın işlenir bilinçaltına. Halbuki ne krallık kalmıştır ne prenseslik.

Ama tüm bunları anladığında iş işten geçmiştir. Binbir uğraşla evliliğe ikna ettiğin yılların sevgilisi yeni kocan yanında büyük kafa karışıklığıyla yatmaktadır. Aslında senin de kafan karışıktır ama zafer kazandığına inandırılırsın. "Zafer kazandım di mi lan" diye düşünürken evlenmek senin fikrin olduğu için de evliliğin bütün sorumluluklarını sesini çıkarmadan yüklenirsin. "Eee evlenmek istediğine göre sen kahvaltıyı hazırlarsın artık"dan "eee sen benim engellediğin hayallerimin yerine birşey koyarsın artık"a kadar uzanır yanınızdaki erkeğin istekleri. Yalan mı peki, sen istedin evlenmeyi.

Sonrasında yarra yering markalı Avusturalya şarabından yudum alırken durumu anlatmaya karar versen de, arkadaş toplantılarında bu tuzağa düşmesini istemediğiniz, evlenmek için her yolu mübah gören arkadaşlarınız kendilerini yemesinler diye durumu anlatsan da ciddiye alınmazsın. "Hııı çok kendin evlendin ya şimdi, bize evlilik havası atmaya çalışıyorsun inceden inceden" diye dokundururlar. Kimden bahsediyorum burada? Anladın sen.

Nice birbirinden akıllı, şeytana pabucunu ters giydirecek kadının gözlerinin önünde evliliğe ulaşmak uğruna boklu erkeklerin peşinde harap olmasını izlersin. Hatta bunların arasında bir kez evlenip, kucağında çocuğuyla kapı önüne koyulmuş ama yine de evliliğin güvence olduğuna inanıp, bir sonrakine yine evlilik diye tutturanı bile vardır. -Neyse uzun uğraşlar sonucu ikna ettik şimdi kendisini-

Evlilik babadan dayak ya da kurşun yememek için gerekli birşeydir. Eğer babanız pamuk gibiyse ya da sizden umudu kesip sütlaç kıvamına geldiyse, bir başka erkeğin çoraplarını yıkamanın bir gereği yoktur. Evlilik duygusal değil, ticari bir birlikteliktir. Eğer bir kont kızı değilseniz, tebanızın iyiliği için toprakların diğer krallıkla birleşmesi gerekmiyorsa yine sorun yok.

O nedenle HebırTörk gibi dandik gazetelerdeki dandik "ayyy kukumuzu göstermeyelim ki bizi istesin erkek. Kukusunu gördüğü kadınla neden evlensin ki" gibi aptal ve kadını aşağılayan cümleleri okumayın, okuduysanız inanmayın. Kukuyla kimse evlenmez evleniyorsa da zaten büyük problemleri var demektir. Kendinizi yürüyen kukular olarak görmeyin, göstermeyin. Maksat kuku pipiyse kadınlar seksten erkeklerden 7 kat fazla zevk alıyor. Yani erkekler yedide biriyle bu kadar koşturuyorsa kadınların önüne gelene atlaması lazım bu durumda. Eee olay zevk almak da değil. Erkeklerin kadınları cezalandırması bu. Sizi evlenmemekle korkutmalarına, sindirmelerine izin vermeyin. Koskoca erkek aleminin elindeki tek silah evlilik. Onu etkisiz hale getirdin mi ne kalacak? Neyle korkutacaklar başka. 'Hıı bak sinemaya gelmem seninle'yle mi?

Hala daha duyuyorum sesleri. Tabi tabi kendi evlenmiş, evlendiği yerden konuşmak kolay diye. Diyorum ben evlendim test ettim. Bir bok olmadı. Karşımdaki erkek beni evlendiğimiz için daha çok sevmedi, alayım bunu kanatlarımın altına kuş gibi besleyeyim demedi -ki ne munasebet zaten- Hatta bir iki kere "allahım kısıtlandığımı hissediyorum nefes alamıyorum" gibi laflar edecekken viks sürdük burnuna da tıkanması geçti. Bu nedenle sevdiği adamı garanti altına aldığını düşünüp bu işe giriyorsa kadınlar büyük yanlıştalar. Bir kez de ben söyleyeyim boynumun borcudur.

He aranızda hala evlenmek isteyen kızlar varsa da bir tüyo vereyim. Erkekler kadınları hep arabaya ya da futbola benzeterek anlatır ya. İşte arabadan örneğimi veriyorum: Erkek dediğiniz şey otomatik vites araba kullanmak gibidir. İki hareket çekmeniz yeterlidir. İleri, geri. Öyle yokuşu çıkarken vites küçülteyim, pedallara zamanında basayım da stop ettirmeyeyim gibi triplere girer elinizi korkak alıştırırsanız o arabayı park edemeyeceğinizi bilen erkek topluluğu size yarı gülümseme yarı acıma dolu gözlerle bakar.

Evliliğe gelince;

'Birbirimizi yemeyelim pide yiyelim.'

Bu slogan Ortaköy'de bir pidecinin sloganı ama aslında evliliğin sloganı olmaya adaydır. Çünkü evlenince iki türlü birbirinizi yemezsiniz. Birincisi ona baktın, şuna göz attın, buna kuyruk salladın gibi krizlerle birbirini yemek yerine artık pide yersiniz. Çünkü tüm evreni ve evliliğinizi koruma altına alan yüzük parmağınızdadır. Geriye pide yemek kalır. Sonra o pideler tarihinizde görmediğiniz kiloya ulaşmanızı sağlar ve bu durum birbirinizi yiyecek tüm nedenleri zaten otomatik olarak ortadan kaldırır. Birbirimizi yemeyelim pide yiyelim, pide yiyelim birbirimizi yemeyelim paradoksuna dönüşür.

İkinci anlama gelince, yemek "manitayı yedin mi?" de kullanılan sekse tekabül eden yemektir. Evet evlilikte çoğu zaman birbirinizi yiyeceğinize pide yemeyi tercih edersiniz. Çünkü yanınızdaki karı ya da koca soğumaz ama pide soğur. O yüzden ilk önce pideyi yersiniz. Sonra rehaveti aşabilirseniz, çoraplarınızı çıkarabilirseniz sevişirsiniz.

He bu arada ben kimseye evlenmeyin demiyorum. Evlilik uğruna kendinizi harap etmeyin, götü boklu erkeklere köle olmayın diyorum. Kız kurusu olmak sinir hastası olmaktan iyidir.

Ayşarman'a bok atarken böyle afaki bir konuda yazmama neden linki aşağıda veriyorum. Yoksa banane yeaaa kim sevişmiş, kim sevişmemiş, kim evlenmiş, kim evlenmemiş.

http://www.haberturk.com/polemik/haber/578656-6-yil-sevistigin-adam-seninle-neden-evlensin

21 yorum:

  1. Vicks kısmı muazzam olmuş! :)

    YanıtlaSil
  2. abi eline aklina saglik ama bu kadar uzun yazacagina oradaki okuyuculardan birinin yorumunu ornek alsaydin iyiydi, kisa ve net:

    "bazı erkeklere ayda 10 kız düşüyor. bazısı da 10 yıl boyunca bir tanesine kendini sevdiremiyor. bazı kadınlara ayda 10 erkek düşüyor bazısı da 10 yıl boyunca birine kendini sevdiremiyor. sanırım hayatın kanunu bu. dengesiz ve adaletsiz işliyor. aslan sırtlanı boğuyor ceylanı yiyor ona da kimse ilişemiyor. iç burkucu bir durum."

    :)

    YanıtlaSil
  3. Keske hepimiz standart olsak hersey kolay olsa..ama herkes anasini satayim ayri karakterlerde..ayrica insanlarin kendilerini sunarken benzersiz ve essiz olduklarina kendilerini de inandirmalari iyice mevzuyu derinlestiriyo..
    kimse standartize olmak istemiyor..halbuki durum gayet net ve basit..Bazen kendini satranc oynarken bazen en avamindan tavla oynarken bulabiliyorsun, iliski,ask,evlilik,seks..neticesinde diyecegim sey su..gereksiz taramalardan kacinin...

    YanıtlaSil
  4. kısaca anlattım ben. uzununu hesabeyle

    YanıtlaSil
  5. bir de evlenince özgür olacağını zannediyor kadınlar. sanki biraz da o yüzden bu evlenme telaşı. zira babalar pamuk gibi değil. sütlaç hiç değil. o yüzden baba evinden kaçma telaşı içinde hepsi. ve malesef kaçmanın tek yolu evlenmek.

    YanıtlaSil
  6. ben yazının sahibesine şöyle bi soru yöneltmek isterim; sevgili atgötten hayatında kaç gün boyunca evde "tek başına", günlerce o kapı hiç çalınmamacasına, delirmekten korkarak oturmuş, hasta yatmış ya da?
    "tek başına" daha iyi deme, ben de onu test ettim:)

    YanıtlaSil
  7. tek başına olmanın karşılığını bir erkek olarak görüyorsan yalnızlığa zaten mahkum bırakmış oluyorsun kendini. bu da test edildi milyonlarca erkek tarafından onaylandı. neyse benim olayım ahkam kesmek değil. yalnız kalın değil olay. gereğinden fazla büyütmeye gerek yok

    YanıtlaSil
  8. Başarılı.
    New York Times

    YanıtlaSil
  9. sayın atgötten,

    benim bir maruzatım var size danışmak istediğim. severek evlendiğim eşim, kendisini defalarca klimanjaro dağının karlı zirvelerinde gezdirdiğimi sanıyorken, hayatını değiştirmek istedi ve ilk iş olarak evin içinde gecelikle dolaşmaya başladı, aklı bir karış havada erkeğinin aklını havada tutmaya gayret ederek bereketli emellerine ulaştı. netten öğrendiği reiki teknikleriyle de iç huzurunu sağladı. doğanın emirlerine karşı gelmeyip çekirdek ailemizi topluma kattı. buraya kadar da benden de hep destek tam destek. ancak gün geldi de hayalleri ile yanımda olmak arasında bir tercih yapması gerektiğinde part time beraberlikle çözüme gitmeyi denedi. garip bir şekilde part time evlilik kavgaları bitirdi. hali hazırda part time evliliğin sonuna gelmek üzereyiz. full time a yeniden nasıl adapte olacağımızı bilemiyoruz.

    bir bilen(öyle olmadığınızı düşünmeyin lütfen nerden baksanız 600*2*4*8 kişilik bir etki alanına sahipsiniz) olarak sizden ricam şu sorularıma cevap verme nezaketinde bulunmanız.

    i - part time evlilik mümkün müdür? (örneğin yılın 6 ayı evli, 6 ayı yalnız; kutuplardaki gece-gündüz devri gibi)

    ii - diyelim ki part time mümkün, öyleyse full time a geçmek şart mıdır, böyle devam etmek daha mı akılcıdır?

    iii - part time da olsa, uzakta da olsa, yüzük olsa da olmasa da, sevmek mevzu bahis olduğu sürece kutsal sadakat mümkün müdür? sadakat ne kadar kutsaldır?

    fetvanızı merakla bekliyorum.

    saygılarımla..

    YanıtlaSil
  10. sevgili momos (nasıl? hemen güzin abla oldum)

    aslında ben ilişkiler hakkında konuşmamayı konuşmanın ne kadar boş olduğunu çok önceden öğrendim. Kimsenin ve hiçbir durumun kati bir doğrusu yok. Ancak kendi bildiklerim şöyle;

    i-iki tarafta part time'dan memnunsa neden mümkün olmasın. Ama bir taraf içten içe kanser hücresi besliyor, diğer tarafı memnun etmek adına part time'a göğüs geriyorsa, yani memnunmuş gibi davranıyorsa o zaman yine evliliğin "altta kalanın canı çıksın" maddesine girer ki, sonu yine mutsuzluktur. İnsansın sonuçta bir yere kadar karşındakine eyvallah dersin.

    Amaaaaa iki tarafta ok'se en güzeli yaa part time. Yarı zamanda evli yarı zamanda annenin kuzusu olursun. Bir el yağda bir el balda gibi birşey. (He diğer yarı zamanda başka bir manitayı kaldırır mı onu son maddede irdeleyecem)

    ii- part time full time iş aşkına bakar bu noktada. mutsuz bir full time'dansa mutlu bir part time'ı tercih ederim. Ama gönül der ki ılımlı full time en güzelidir. İki tarafın da insan ve karşı tarafın kendin kadar zaaf ve yeteneğe sahip olduğunu adaletli bir şekilde kabullenirsen cennetin 7 kapısı açılır önünde.

    iii- bu konu çok tartışmalı yeaa. sevgiden ne anladığınıza göre değişiyor çünkü. mümkündür dicem ama ben yinede. çünkü sevdiğin insanın kirpiği düşmesin istiyorsun. sadakatsizliğin onu üzecekse geriye elinde 31 çekmek kalıyor.

    kutsallığına gelince. kutsallaştırmaya karşıyız.

    evlilik ya da mitoz bölünme farketmez tek amacımız mutlu olmak. iki günlük yalan dünya yeaaa bir varsın bir yoksun. gezelim, eylenelim, kedi videoları izleyelim, egolarımızı, bencilliğimizi toprağa gömelim. birlikteliğin tek anlamı bu.

    mutlu son'la biten mahsun kırmızıgül filmleri gibi oldu ama idare edeceksin momos. tüm insanlığın kafasının en karışık olduğu yerden sordun. idaaare edeceksin momos idaare edeceksin. sevgiler

    YanıtlaSil
  11. Neden sevişirken çorapları çıkarma ihtiyacı duyarız temalı bir yazı da bekliyorum atgöttenciğim; kafamı hep kurcalamıştır bu.

    YanıtlaSil
  12. saolasın atgötten. allah çoluğuna çocuğuna bağışlasın.

    kafamız karışık sonumuz mutlu olsun, amin.

    sadakat ile öğrendiğim yeni birkaç datayı paylaşmak isterim izninizle. evliliğin toplumdur, baskıdır diyerek sadakati güçlendirdiği ne kadar doğru da görünse, içten içe sadakatsizlik fikrini kışkırttığı görüşündeyim. birisine sadık kalmak ya da onun size sadık kalması için evleniyorsanız boşuna masraf etmeyin, dünya turuna falan çıkın o parayla, yüzük kimsenin içindeki onu da koklayayım, öbürünü de öpeyim, bir başkasını elleyeyim dürtüsünü yok etmiyor. maypireşüz değil ki bu mübarek öyle güçleri olsun.
    bildiğin kapalı çarşı ürünü, statün kadar değerli bir çember. şahsen ben iki tanesini kaybettikten sonra üçüncüsünü almadım, eşiminki de parmağından çok lavabo aynasının önünde duruyor. sadakati sağlayan içindeki camus vicdanı daha çok, eğer başına gelmesini istemediğini eşine mübah görüyorsan bu senin adalet anlayışındır, matematikte yeri yoktur ama. eğer özgürsek, sana da serbest bana da diyorsan bu da matematikte tam eşitlik olarak adlandırılabilir ancak hayattaki yeri karmaşık. biri başkasıyla su içmeyi yediremez, öbürü için sonuna kadar gidilmedikçe sorun yoktur derken bu sefer de sadakatsizlik yeniden tanımlanmak zorunda kalır falan, velhasıl insanlığı bu soruyla başbaşa bırakıp kendi derdimize geçersek, atgötten ablamızın da vurguladığı gibi idare edeceksin cümlesinden hareketle öncelikle egoları gömme töreni yapma kararı aldık, sonra da iki egosuz insan olarak egolarımızı değil de birbirimizi sevebilecek miyiz bu sefer onu deneyecez.

    peki ya sadakat, peki ya yüzük diye soranlara ise camus'dan sevgilerle:
    "adalet ile annem arasında bir tercih yapmam gerekirse, annemi seçerim"

    anlamayanı ben de anlıyorum.

    YanıtlaSil
  13. cocuk sahibi olmak ve yetistirmek gibi bir amac yoksa evlilik olayi anlamsiz gibi geliyor bana. 2-3 sene sonra her iki tarafa da bay geliyor, en azindan benim gozlemlerim oyle.
    hayat kisa zaten, evlilikle zamaninizi harcamaya gerek yok

    YanıtlaSil
  14. vehbi, sevişirken çorabın seksi durduğunun kabul edileceği günü tüm insanlık bekliyor bence. ama şimdilik çıkarmak gerek yeaa. hele ki siyah tüpçü çorabıysa öpüşürken bile giyilmemeli

    YanıtlaSil
  15. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  16. ya cok dogru bu soylediklerin, ben de manita da evlenmek istemiyoruz. Bu simdilik kolay cunku yurt disinda yasiyoruz . Yalniz bu durumu devam ettirmek istiyorsak, Turkiye'ye donememiz gerektigini, donersek ancak buyuk sehirlerde yasamamiz gerektigini dusnuyoruz. evlenmemeyi secmek biraz da sinifsal bir ayricalik ama ismiz geregi--ikimiz de akademisyeniz- bizim mekan ve sinif secme ozggurlugumuz pek yok. Ailelerimiz de kont vey baron olmadigi icin prolet ve nerde is varsa orda tadindayiz bu da eger ki donersek, evlenmemiz gerekebilecegini hissettiriyor bize. ah zamaninda annemler kapatacakti bir iki arsa galata kulesi etrafindan, simid kiradan zengindik of--zelda

    YanıtlaSil
  17. Bu corap polemigine atlamaya cok meyilliyim, ona gore. Fazla kasimayin olayi :)

    YanıtlaSil
  18. cok güzel tanimlamissin evliligi ve etrafinda dönen dümenleri atseyden gizcaaazim.

    seni gözlerinden öpen fikirdasin,
    melek

    YanıtlaSil