31 Mart 2010 Çarşamba

eğer astronot olsaydım umrum olmazdı

Ida Walked Away from takcom™ on Vimeo.


Gaziantep Milli Eğitim Müdürü eğitim sorunu hakkında demeç verirken 'adamlar karılarının üstünden inmiyor ki okul yetiştiremiyoruz' demiş. Hiç şaşırtıcı değil. İmam osurursa cemaat sıçarmış. AKP'de durum bu.

CERN deneyi sonunda çok büyük gelişmeler kaydedilecekmiş, karadelik olmamış, delik sayısı kadınlarda 7 erkeklerde 6 olmaya devam edecekmiş. Bu habere herkes başka bir götten atmasyon görsel kullanmış. Sergi yapmak istedim bunlardan. Atom proton çarpışma nasıl anlatılır şaşırmış herkes.

Merkel'le fotoğraf çektirmek isteyen iki anlamsız kızdan birinin elindeki sigara başbakan tarafından kırılmak suretiyle bertaraf edilmiş. Merkel başbakanın sigaraya tepkisinden çok etkilenmiş. Vatandaşıyla tek tek ilgilendiğini raporuna yazacakmış. Ama müslümanız diye bizi avrupa birliğine almayacaklarmış.

MazlumDer müslümanlığın şartlarına uymayanlara yapılan zulme karşı olmadıklarını açıklamış. Aksini beklemiyorduk.

Oyuncunun bir metroda bir kadına defalarca tecavüz edip konuyu intikam senaryosuna dönüştüren bilgisayar oyunu kadın dernekleri tarafından lanetlenirken erkekler tarafından büyük merakla karşılanmış. Tabi hayat bir oyun.

Jesse James Sandra Bullock'tan ayrılmıştı bir sümüklüye kanıp. Şimdi götüne kaçmış profesyonel yardım almaya başlamış. Çok iyi oldu.

Twitter homepage'ine top twitler eklenecekmiş. Aman ne güzel.

Emine Ülker Tarhan'ın diplerinin mi geldiği yoksa öndeki beyazların kendinisin tarzı mı olduğu benim en büyük merakım şu an. Biri bu soruyu da araya sıkıştırırsa çok sevinirim.

İkrah mesaim hafta içi 09:00 hafta sonu 12:00 itibariyle başlayıp geceleri REM uykusuna kadar devam ediyor. Ama arada yukarıdaki videolar gibi videolar çıkıyor karşıma göt bulmuş götçü gibi seviniyorum.

AU'ya sevgiler. Olayın isim soyadımın baş harflerinden oluşması ayrıca hoş.

30 Mart 2010 Salı

'kadıköy mango'dayız


Sörfingendeyken bu fotoyu gördüm, görmez olaydım. Birkaç yıl önce parlak donuyla ortaya çıkıp oksijeni damardan mı çaksak bizde acaba sorusunu sordurtan Madonna fotoda görüldüğü üzere, kızıyla Mango'ya giden anne formatına kavuşmuş. Bu fotoğrafın kafadan altını elimizle kapattığımızda bayaa Kadıköy Mango'da bir anne kız görüyoruz. Ordan da Zara'ya gidilir. Alınan kıyafetleri anneninde beğenmesi son derece önemlidir. Alış veriş sonunda Starbucks'tan kave alınır vs.

Küçük bir kız çocuğuyken "Aman kadınların kilo muhabbetleri beni bayıyor. Önemli olan kendine güvenli olmaktır, kendini geliştirmektir" diye bol keseden sallamak çok kolaydı. Ancak kısa süre sonra anlaşıldı ki 30 yaşın göte kaçıp götün göbeğin güneşte kalmış portakala benzemesi an meselesi olabiliyor. Ayna önünde titreyip göbeğin sallanışını slow motion kare kare izlemek. Tuzu bilek hareketleriyle dökmek. El sallarken İngiliz kraliyet mensubu gibi başbaş yapmak. Hayatın herkese öğrettikleri bunlar.

Neymiş, eninde sonunda hepimiz teyze olucaz. En sevdiğim müessese.

Bi de bi ara varroşş kızların msn tablerinde face mesajlarında falan "kızım olana kadar en güzeli benim" yazıyordu. Bu fotoyla anladım ben bu sözün değerini.

29 Mart 2010 Pazartesi

bir gün herkes hıncal olacak!


NTV'de yayınlanan Kırmızı Çizgi spor programını eş durumundan neredeyse başından beri göz ucu, internet teneffüsü teknikleriyle takip ediyorum. Yoksa futboldan hazzetmem. Bana göre taraftar olma, öteki yaratıp linç etme ve fanatik aitlik gibi duygulara hitap ettiği için insanlık tarafından da bu kadar sevilmiştir. Dünyada birliktelik hissinin futbol yardımıyla olabileceği laflarınada götümle gülüyorum. - Futbol fanatiklerinin "Adsız" hurriyet.com yorumlarını bekliyorum ha bu lafın üzerine - Ama diğer yandan bu hayat kendimize yalan söylemeden de geçmez.

Neyse programda Hıncal Uluç ve Mehmet Aslan mır mır futbol konuşuyor. Bir kızılıyor, bir hafiften gülünüyor işte klasik. Durumun ilginç tarafı şu; ilk başlarda Mehmet Aslan'ın böyle bir ürkek "di mi Hıncal abi?" " sizin yorumunuz nedir?" "ben sizi çok önemsiyorum" gibi bir duruşu bir ezikliği vardı. Hıncal Uluç ise ekran karşısında ih hih hih hih hi diye gülecek kadar rahat tavrını en başından beri devam ettiriyordu. Haftalar böyle geçti en son gelinen nokta çok acayip birşeye dönüştü. İlk başlarda farklı görünen Mehmet Aslan gün geçtikçe rahatladı. "Öhömm ben böyle düşünüyorum" "bence bu da böle olmalı, bilmem siz ne dersiniz" gibi fikir beyanlarının yanında üstüne bir de Hıncal Uluç'a benzemeye başladı. Hani böle zehirli sarmaşık diye bir film vardı. Bir kız vardı manyak, gittikçe başka bi kıza benzeyip onu yerine geçmeye çalışmış anneyi balkondan atıp babaya göz koymuştu. Öyle bir kopyalama olayı oldu burada. İlk önce gömlekleri benzemeye başladı Aslan'ın sonra beyazlamaya başladı. El kol hareketleriyle anlatımlar derken en son omzuna lakos kazak almaya başladı. Kısaca fulara ramak kaldı.

Kopyalama işlemi tamamlandığında programı birlikte ih hih hih hih diyerek kapatacaklar.

Öyle gibi.

27 Mart 2010 Cumartesi

bir kedi yeter! kampanyası

Kafaları, hayatı güzelleştirmek için bir kedi yeter. Kampanyaya inancı olmayanları ilk olarak şaşıran kedi videosuna yönlendiriyoruz.



Hala mı inancın yok? O zaman psikiyatristiniz elektroşok tedavisi öneriyor.

26 Mart 2010 Cuma

31'ci behlül, burun ezel, ilk emo ali rıza


Zaten bombok olan dizi kurgularına ilk ben keşfetmişim gibi bok atmiim diye elimden geleni yaptım. Baş şişirmiyim dedim. Ama haber sitelerinde gezinirken bu anlamsız haberle karşılaştım.

Neymiş efendim büyük beğeniyle izlenen Ezel'in 22 Mart tarihinde yayınlanan 22. bölümünde müthiş mantık ve tarih hataları varmış. Sportif anlamda hatalar yapılmış -ne demekse artık nasıl bir cümleyse- Yok 96 yılında geçen sahnede Ömer'in kardeşi Nike'ın 2005 yılında üretilen bir modeliyle top oynuyomuş da, yok 96'da Brezilya formasının üstünde 5 yıldız varmış ama 4 yıldız olmalıymış o zaman 5.'yi daha almamışmış brezler de.

Bir kere dizinin karakterlerinin her birine her sahnesinde bakışmalarla birlikte yarım saat düşüyor. Diyaloglar kabız. Bir bölümünde hani şu tinerci sapık çocuk öldüğünde ölüye bile yarım saat konuşup, ölüyü bile daralttı bu Ezel. Hem adam ben Ömer'im diye bağırıyo. Can yoldaşı iki arkadaşı sadece ameliyatla boyu biraz uzatılmış, biraz zayıflamış diye arkadaşlarını tanımıyor. Hadi diyelim onlar mal. Kız arkadaşının o kocaman bayık gözleri de mi görmüyor? Bunalım emo bi kız zaten onu görecek gözüm yok. Tüm bölümlerde aynı şeyler oluyor; Ezel sinirlendi burun deliklerini aç. Ezel mutlu burun deliklerini kapa. Oyunculukta bundan ibaret. Ee neymiş Brezilya formasıymışta 5 yıldızmış.

Hazır sallamışken Aşk-ı Memnu'ya da salliim.

31'ci Behlül'le yalı varoşu Bihter ilk başta çok mide bulandırmıştı. Böyle ilk bölümlerde Bihter yanından geçiyor Behlül'ün kuş hareketleniyor böyle bir terlemeye başlıyor pis pis. Yok kızın saçı değiyor Behlül halleniyor yine terliyor, soluğu banyoda 31'de alıyor. Midem kalkmıştı. Sonra sevişince bunlar terleme sahneleri geçti de rahatladık biraz. - Ah Bihter o 31'ciye karşı kendini o hallere düşürdün ya. Artık 31 çekmiyorum karı s.kiyorum diye kendini bi bok sandı ya bravo- Her neyse yine kısmen kıyafetler, aha şimdi basıldılar korkusu, duvardan duvara Bihter döşemeler falan bir nebze izlettirdi kendini. Gerçi zengin sohbetleri kısmında onlarda sıçıyor. Bir bölümde Ednan Bey bu şellafe annenin yanına gelecek. Birkaç arkadaş konuşuyorlar, sahneye şöyle bi diyalogtan giriyoruz. "Ednan Bey sizde onlara ah hah hah hah ha gooolf deseydiniz"... Zenginler ya golf kelimesi ve zengin kahkahası bir arada.

Yaprak Dökümü'nü falan saymıyorum artık. Güzel diziydi ama yeter. Kahrolduk, milletçe emo olduk, Ali Rıza Bey ağladı biz ağladık. O öğütledi biz dinledik. Ama büyük kızının yeni doğan bebeğine bile hayat dersi vermeye başladı, çocuğu daralttı ya doğar doğaz. Bitti. Acı eşiği yükseldi o dizide artık ne versen yiyor. Olmaz. Bitirin.

Evet, bok atıyorum ama izliyorum. National Geographic, Discovery ve cnbc-e izlemediğim, jaklin dupre dinlemediğim ya da felsefe kitapları okumadığım zamanlarda izliyorum.

25 Mart 2010 Perşembe

atgotten'den büyük hizmet!

10 Mayıs'tan itibaren askerlik hizmeti için başvurular internet üzerindende yapılabilecekmiş. Yani şimdi askere gitmek sandığınızdan daha kolay! Bu hayırlı haberin üzerine askerlik çağı gelmiş kara kara düşünen gençlerimiz için bende bir hizmette bulunmak istedim ellerimle - hemde flash- bir banner hazırladım.

İstediğim sinir bozuculuğa ulaştım sanırım.

Siteye eklemek için desteğini esirgemeyen Can'a teşekkürü borç bilirim.

oysa 1 mililitre fazla olsaydı...


Bugünü askerlik bannerımla kapatırım diye düşünüyordum ama bir İclal Aydın ve Tuna Kiremitçi hater'ı olarak elime bu kadar güzel bir fırsat geçemezdi. Gelen flash habere şöyle: - çok da flash değil aslında - Zevkle anlatıyorum.

Tuna Kiremitçi o entellektüel birikiminin onu getirdiği yere dayayarak "Jaklin ve Ben" başlıklı; yok efendim "Romanımı yazarken jaklin bana çello çalıyor. Bir süredir onunla yaşıyorum çok da mutluyum jaklin çalıyo ben mest oluyorum." gibi sanki jaklin diye bir manitası var onlan yaşıyor yatıyor kalkıyor tarzı bir yazı yazmış. Amaç tamamiyle sahtekarlık. İşte çok entelim roman yazıyorum jaklin gibi kadın seviyorum. Bu arada jaklin'de ingiliz çellafe Jacqueline du Pré ve ölü, artık aramızda değil. Allah rahmet eylesin.

Bu yazıyı okuyan İclal Aydın'ın içi şişiyor tabi. Sanıyor ki Tuna'nın yeni manita harika çello çalan sarışın bir karı. Artık onu s.kiyo. Buna içerleyip oturup başlıyor yazmaya. Yok işte "Sen ne biçim adamsın sen herkese aynı şeyleri söylüyorsun." Yok "Bize ne senin yeni sevgilinden. Eski kocamsın aynı gazetedeyiz diye bişe demedim ama artık yeter diye " Ayar çekerim görürsün" başlıklı varrooşşş bir yazı yazıyor.

Bunun üzerine Tuna Kiremitçi ben böyle bir yazarla aynı gazetede yazamam diye istifa mektubu yazıyor Vatan'a. İyi de gazeteden ayrılsan ne olur sen bu kadınla evlenmedin mi, düğün yapıp parayı yatırmadın mı zamanında? Karım canım diye koynuna almadın mı? Birlikte süper entellektüel birikiminizden faydalanıp birlikte şarap içmediniz mi? Geçmişi nasıl sileceksin. Tuna Kiremitçi'den ayrıca nefret ediyorum zaten o ayrı.

Neyse en son 4 saat kadar önce araya her boka maydonoz bir başka varrooşş Ayşe Özyılmazel girmiş. Yok "Ben İclal'e hak veriyorum. Bu adamlar sevgiden anlamıyo kız onu demek istiyor. Yoksa jaklini bizde biliyoruz" demiş. Atma Ayşe din kardeşiyiz. Göz yaşartıcı bir cahil dayanışması gerçekten.

İclal Aydın'la Tuna Kiremitçi evlendiklerinde çok sevinmiştim. Birbirlerini bulmuşlardı. Çocuk yaparlar onu da büyüyünce gazeteci yapıp aynı gazeteye yerleştirirler, kimseye bulaşmadan ailece dandik vatan'da yazmaya devam ederler diye düşünmüştüm. Ama gördük ki Tuna İclal'den 1 mililitre daha zekiymiş. Zekanın 1 mililetresi bile ne değerli. 1 ml fazlayla jaklin dupre dinleyip, karı boşayabiliyorsun, ona cahil diyebiliyorsun.

Fotoğrafta geçmiş bir İclal Aydın çalışmamı tekrar kullanıyorum. "Bende sincap şansı var" demişti bir programda. Tekrar soruyorum ne demek?

Tuna Kiremitçi yazısı için aşaa git:
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=295676&Categoryid=4&wid=141
İclal Aydın yazısı için aşaa:
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=295919&Categoryid=4&wid=10
en aşaada Ayşe Herbokamaydonoz twitter'ı:
http://twitter.com/ayseozyilmazel

23 Mart 2010 Salı

aptal sarışın değil, zeki çikolata kahvesi


Uzun zamandır hayatımda bir boşluk hissediyordum. Ne yapsam yarım gibiydi ama bugün aldığım haberle o koskoca boşluk doldu. Bir süredir ortalıkta görünmeyen Aysun Kayacı meğersem Harvard Üniversitesi'ne misafirliğe gitmiş. Karpuz keseceeğdik, dolma sarmıştık derken 5 ayı orda geçirmiş. Harvard'da misafir olsa da çok şey öğrenmiş. Sarışınlıktan eser kalmamış, zekadan saçları koyulmuş. Matematikte de kendini geliştirmiş "Beni alacak koca çok şanslı, saçlarımın 3 ayda bir 300 milyonluk röflesiyle uğraşmayacak böylece yılda 1200 kar edecek" hesabını oracıkta aklından yapmış.

16-17 yaşında magazin karşısına çıkan bir genç kızın yaşadığı sıkıntıları yaşadığını söyleyen Aysun Kayacı'nın o günlerini ben çok iyi hatırlıyorum. Genç güzel olduğundan değil incecik üst dudağını ısrarla öne doğru çıkarıp emcik dudak seksapeline ulaşmayı kendine amaç edinmişti. Her gördüğümde inanamıyordum. Sonra üst dudağına silikonu basıp "Aa benim dudaklarım böyleydi zaten" iddiasıyla bir süre sonra kafalarda hakikatin kendisi olmayı başardı.

Konudan konuya atlıyorum. Böyle insanlar var gerçekten. Mesela götünün gölgesine tır parkedilir ama "Benim kalçalarım çok güzeldir" diyebilir. Dünyanın en çirkinidir ama "Yaa beni - atıyorum Vanessa Tanessa diye hemen aklınıza getiremeyeceğiniz bir artist - benzetiyorlar" diyebilir. Küçükken piyano dersi aldığını iddia edip, hasbel kader hadi çal diyince tin tininin diye tuşlara basıp "Yaa unutmuşum üstünden çok geçti" diyebilir. Ona aşık hiç karşılaşmadığınız adamlar vardır. O kadar iddialı şeyler söyler ki beyniniz gerçek hayattan kopmamak adına koşulsuz kabul eder. Çünkü aksini düşünmek ya kendinden ya da karşındakinden ciddi şüphelenmek anlamına gelir. "E mal mısın yaa götünü görmüyo musun?" diyecek kadar da kötü kalpli değilseniz öle mal mal bakarsıız. Kendisi ve hayatı koskoca bir reklam kampanyasından ibarettir. Siz de ister istemez bir süre sonra buna inanıp. "Evet yaa götü aslında o kadar da büyük değil" dersiniz. Ama aslında doğrusu çirkine prim vermemektir.

Neyse "Sarışınlığımın artık hiçbirşey katmadığını düşündüm. Hatta ben sarışınlığa birşeyler katıyormuşum gibime geldi." açıklamasıyla Harvard'da misafirde olsa Aysun Kayacı Aysun Kayacı'dır kaportanın altını kazıyınca sarışın çıkar ve senelerdir uygulanan orealin beyne hasarı misafirlikte dinlenmekle geçmez bunu bilmek güzel.

20 Mart 2010 Cumartesi

atgotten'den büyük hediye!


Hiç unutmam ilkokulda ders işlerkene birden kapı çalınmıştı, içeriye üst sınıftan birkaç öğrenci girip "Öğretmenim çevre konulu bir mülakat yarışması yapıyoruz. Sınıfınızdan bu konuda kim konuşma yapmak ister?" demişti. Bende okulun yıldızıydım öğretmen beni kaldırdı. "Arzu kalk" dedi. Çıktım tahtaya başladım götten atmaya. "Çevre önemlidir, çevreyi temiz tutmayanlar medeniyete ulaşamazlar"... "Tamam" dediler teşekkür ettiler gittiler. Bende ne olduğunu anlamadan malkoç gibi yerime oturdum. Aradan bir hafta geçti. Kızlar yine geldi. Ellerinde parlak kap kağıdına sarılmış kare bişe, bi de yuvarlak bişe. "Merhaba öğretmenim, öğrenciniz Arzu çevre konulu mülakatta dereceye girdi. Kendisine ödülünü vermek istiyoruz." Kalktım aldım teşekkür ettim. Teneffüste bir merak açtım kapları. Bir baktım içinden üzerinde bir kız resmi olan karton incecik bir dosya bir de şeffaf selobant çıktı. Hediye bu. O çocuk aklımla garipsemekle garipsememek arasında gidip gelip bilinç altımın derinliklerine gömdüm bu hediyeyi.

Aradan yıllar geçti o zamandan başlayan götümden atma hevesim beni atgotten'e taşıdı. Aaa 5 kişi aa 10 kişi derken bugün 99 kişi blogu izlemeye başladı. Çok sevindim ve atgotten'e üye olan 100 kişiye, ilk okulda götümden ilk atışımın hatrına, en az o zaman kazandığım kadar anlamsız bir hediye vermek istedim.

Mahallenin dandik DVD kiralayıcısının depozitoma konması neticesinde verdiği Babam ve Oğlum VCD'sini parlak bir kapla atgotten'e üye olan 100. kişiye göndereceğim. Son 10 yılın en başarılı komedi filmine kahkaha atarken şen sesler arasında beni hatırlasın kazanan kişi.

Başta bana ince bir dosya ve şeffaf selobantı layık görüp beni götümden atmaya teşvik eden okuluma ve benlen gülüp eğlenen herkese teşkürü borç bilirim.

KAZANAN ÇABUK BELLİ OLDU : Tebrikler İlter senin gibi büyük bir Ferzan Özpetek hayranının bu ödülü kaçırmayacağını tahmin etmiştik. Ödülün en kısa zamanda posta kutunda. İyi seyirler, bol kahkahalar. Özellikle bir yerde gülmekten gözünden yaş gelecek.

17 Mart 2010 Çarşamba

bir alana bir bedava



Haiti'ye yardım konserinde toplanan para Haiti hükümeti tarafından çenesini kapaması için Serdar Ortaç'a geri gönderildi.

Serdar Ortaç yardım edilebilecekler sıralaması:

1-Toki
2-Kimsesiz
3-Hakkari
4-Teneke altında yatan vatandaş
5-Kendi dininden adam
6-Elazığ
7-Hayvanlar
8-Böbreğini alanlar (??)
9-Bilmemneden şiddet görenler
10-Pembe Yeşil Derililer Vakfı




Türk koyunlarından açıklama: Biz aynı yorumu Nihat Doğan için yapamayacağız.

Nihat Doğan aşk sıralaması:

1- Karadeniz insanı ( neden bir numarada acaba?)
2- Ege insanı
3- İç Anadolulu
4- Doğu Anadolu
5- Kedi
6- Köpek

16 Mart 2010 Salı

siyah tüpçü çorabıyla pozisyon almak


Sabah çocukların izlediği bir saatte ingiltere'nin en ünlü seks terapisti hanım orgazma ulaşmanın en kolay pozisyonlarından bahsederkene bakın şimdi iki arkadaş size göstersin diye manken üzerinden pozisyonları anlatmaya başlamış. Bütün ingiltere birbirine girmiş vs. Her ülkenin derdi başka tabi.

Pozisyonların fotoğraflarına bakarken en çok adamın siyah tüpçü çoraplarına takıldım. O çoraplarla yatağa giren bir erkeğin bir kadını orgazma ulaştırmasının mümkünatı yoktur. Fotoğrafta görüldüğü üzere tüpçü çorabıyla pozisyon alan erkeklere kadınlar aynen böyle güler.

Mahfedici. Lütfen hala yapan varsa yapmasın.

Bu arada İngiliz dersin ama onlarda da sekste tüpçü çorabı problemi aynı. Lokal bir sorun olduğunu düşünüyorduk.

ikrah ettim bu gaga'dan!



Bir Lady Gaga ikrah yazısında daha birlikteyiz.
Lady Gaga'nın çirkinliğinden kıyafetlerinden fenalık gelmişken şimdi bu klipte birde zoraki bitchliği beni ikrah ettirdi.

Telephone video klibi sankim bir filmmiş edasıyla starring, director, writer tanıtımlarıyla başlıyor. Üstüne sanki hikaye çoook orjinalmiş gibi de Lady Gaga heryere yapıştırılıyor. Writerlığını da ayakta alkışlıyoruz böylece.

Hikaye şu:

Gaga bitctheslıktan hapse giriyor. Nereden anlıyoruz? Tam altında yazıyor prıson for bitches. Hapisane tabi birbirinden güzel bitchesla dolu. Hapisanede bunu soyuyorlar anadan üryan kalıyo bir tek meme uçlarında siyah bantlar var bi de file çorabı. Gaga "amanında dünyanın en bitchesı benim" diye parmaklıklara tırmanıyor üstünde bir donu yok. yööööö yazık kıyamam.

E tabi bitches'da olsa insan insandır. Hapisane ortamında dertten sigarayı abartan Gaga artık bir paketi tek seferde gözleriyle içmeye başlıyor. Tüm kadınların deri elbiseleriyle voltaya çıktığı ilk gününde erkekten hallice bir bayanla hemen oracıkta dilleşirken güya çaktırmadan kadının kukudan telefonu alıyor. Heyecandan kalbimiz duracakken başka bir sahneye geçiyoruz. Son derece deri sado mazo kıyafetli kadınlarımız bu defa yine bir mola sırasında parmaklıklar ardında saç saça baş başa kavga etmeye başlıyor. (Çünkü erkek fantezi dünyasına hizmet eden bütün klişeler bu klipte mevcut.) Hapisane ortamında yokluktan saçlarını kutu kola ile saran Gaga, bitches olduğundan kavgayı zevkle izlerkene megafondan "Gaga telefonun var" diyorlar. Gaga telefonu açar başlıyor feryatla şarkısını söylemeye. Sonra bir Gaga klasiği don sütyen şarkılar, danslar..

Sonra anlıyoruz ki Gaga'nın kefareti bir başka paçoz bitch - en son mafya babalarının rakı sofrasına meze olması nedeniyle ilk 3'ümden çıkardığım - Beyonce tarafından ödeniyor. İşte Gaga arabaya biniyor. Son derece kızgın Beyonce Gaga ya "Kızım sana çok bozuldum. Sabahtan beri aramadığım yer kalmadı, Cenıfır Teyzemgilde çok meraklanmış kadın. Sen çok kötü bir kızsın, hem de çok kötü bir kız" diyor. -Hani böle gerzek kızlar birbilerine kötü kız olduklarını devamlı tekrarlayıp yaptıklarını bir bok sanıp birbirlerini gaza getirirler ya aynen öle.-

Neyse burada birden Beyonce alıyor sazı yol boyunca Biricit'in onu arayıp Maykıl'la gece neler yaptığını anlatıyor. Bu surada Gaga face'e koymak için Beyonce'un artistik fotolarını çekiyor. Sonra bir restorana gidip tahminimce Beyonce'un sevgilisi olan manav Caysın'ı çayına çivit dökmek suretiyle hakkın rahmetine kavuşturuyorlar. Ama suçlu bitchlere bu yetmiyor öldürmüşken herkesi öldürüp ortada dans edelim diyorlar. Gaga kafasındaki gerzekçe telefon şapkasıyla yemeklere zehir koyuyor, aynı gerzeklikte başka bir saç telefonla herkese servis edip, hepicini mort ediyor. Sonra “ayyy çok çılgınız kızıııım çak” diyip ortada son derece amerikan bayrağı kıyafetleriyle dans etmeye başlıyorlar. İşte sonrasında arabaya binip kaçıyorlar haberlerde bu iki azılı bitch katil aranıyor deniyor, polis anonsları falan. Derken bitchlerimiz “kız hiç ayrılmayalım tamam mı” diyip elele tutuşuyorlar. Acı haber klibin sonunda to be contiuned yazıyor.

Bir de bu hatun mu Madonna’nın tahtına aday. Madonna’nın bokunu giydirsen bu karıdan iyi şarkı söyler dans eder, asilik yapar. İki tasarım kıyafet sahneye çıksa 6 dalda Grammy alır.

14 Mart 2010 Pazar

Hussein Chalayamayan


Bir zaman bir reklam için "taş gibin karı" derken ağzının sağından salya akıtan erkek topluluğunun taptığı, renkli gözü siyah saçı nedeniyle benim nuray hafiftaş ekolü klasörüne kaydettiğim ünlü model Adriana Lima gelmişti ya. Ahh o cipsi çıtırdattığı gibi çıtırdatsa bizi diye beklerken o ayakkapilarim, kopeyim, mmmmhh... demişti. Sonra işte 3. ne y.rakim mi dicek diye bi yarışma mı ne olmuştu. 6 gün 7 gece gülüp, ayakkapilerim kopeğim şakası yapmıştık. Eminim birçok erkeğinde fantezi listesinde hızlı bir düşüşe neden olmuştur bu şive. Oh bebeğim ayakkapilerim kopeğim olmaz.

Neyse gel zaman git zaman şimdilerde bir başka efsane aynı durumun kurbanı: Hussein Chalayan.

Tamam her ne kadar kendisi öz be öz Türkçe ismini Hussein Chalayan olarak lanse edip, hepimizde bir kokosh, eskidji etkisi bıraksa da senelerdir İngiltere'de bayaa toshaklı bir moda düküdür kendisi. Tasarımlarına bakan onun bir Hüseyin değil bir Hussein olması gerekliliğine ikna olur. - İsmi Hüseyin olanlar derneği üstüne alınmasın pls.- Ama bilmez ki biz en çok yarım Türkçeyle konuşan insanlara güleriz. Maraba Televole'ye 12 yıl gülmüş bir milletiz.

İşte tam bu nedenle Hüssein Chalayan'ın hepimiz Vog derken Vöüg demesi Türkiye'deki kariyeri için büyük talihsizlik olmuştur. Bir de üstüne biz ergenekon, ülke battı, kerpiç evler yıkıldı, tekel işçileri grev yaptı derken aradan çıkıp "Bence moda sevdiğimizden nefret etmekle nefret ettiğimizi sevmek arasında geçen bir zihin oyunu. Bence moda içimizdeki vahşinin inkarı görselliğin bedenle buluşması. Bence moda anarşi. Bireysel gücümüzün ifadesi aynı zamanda zayiflığımızın maskesi" gibi at sikinde kelebek açıklamasıyla halk tarafından anlamlandırılamamış, mizahçılar tarafındaniyiden iyiye bir toshak oğlanına döndürülmüştür.

Malesef Husseinjim, Vöüg dememeliydin.

11 Mart 2010 Perşembe

Of Montreal'den Makber'e geçiş



Nickelodeon'ın en güzel yanı çocukları henüz akılları gelişmemiş gerzek yaratıklar olarak görmemesi ya. O yüzden mizah anlayışından tasarımına herşey misli misli güzel oluyor her işinin. Bu programlardan en güzeli ise bize oynatmaya tenezzül etmedikleri Yo Gabba Gabba. Adı bile güzel Yo Gabba Gabba'da çocuklara eğlenceli bir şekilde ne yesek, vücudumuzda neler var gibi temel bilgiler şarkılarla veriliyor. Peki şarkıları kim söylüyor? Erykah Badu, Band Of Horses, Blitzen Trapper, Chairlift, Rob Dyrdek, The Faint, The Flaming Lips, The Killers ve Solange Knowles gibi birbirinden cool abile ablalar. Son olarakta hizmetinize videosunu sunduğum üzere Of Montreal bir şarkısıylan seslenmiş miniklere.

Ondan sonra bu çocukların hepsi neden daha zeki oluyor. Neden onlar müzik yapıyor biz dinliyoruz, neden onlar tasarlıyor biz salya akıtıyoruz. Hepsi o kadar akıllı ki doğar doğmaz ingilizce konuşuyor. (80'lerden kalma iğrenç espriler)

Bu haberi Türkiye'den bir müzik haberiyle kapatmak istiyorum.

MHP Türkiye'nin Eurovision şarkısının ingilizce olmasına çok içerlemiş. Durumu Türkiye'ye ve Türk dünyasına bir hakaret olarak algılayan Şandır TRT'yi kınamış. Yazıldığı gibi okunmayan, ne idüğü belirsiz bir dilde konuşmaya bayılıyorsunuz demiş. Üstüne MHP'li Yalçın 'Beyaz Giyme',' İn Dereye Dereye' 'Makber' gibi şarkılarla neden katılmıyoruz. Bu Avrupa'nın yarısı EMO bu şarkılar orada çok tutar, özellikle Makber'le katılırsak Thom Yorke'un memleketi İngiltere'den büyük oy alacağımızı düşünüyorum demiş. Milli takımda hiç yabancı oyuncu oynuyor mu, o zaman ingilizler kursun milli takımı dünya kupasına koşalım demiş. Fatih Terim'in "something happened everything is something happened' anyway now is in the tabela"sından kimse ders almadı bakıyorum, ikrah ettim demiş.

Makber mantıklı. Bülent Ersoy Marilyn Manson gibi çıkıp sölerse hatta altın harflerle yazarız adımızı.

8 Mart 2010 Pazartesi

kadınlar gününüz kutlu olsun!


Bu kadınlar gününde de Sarıgül'den başka kadınlar günümüzü kutlayan olmadı. Sarıgül sağolsun mavi çöp poşetlerine sarılmış kenarları siyahlaşmış gülleri kapımızın önüne istif olarak bırakmış. Artık apartmanda kaç kadınsanız seçip birer tane alırsııız demişler. Allah razı olsun.

Peki aslında kadınlar gününde kadınların normal günlerden daha çok görsel ve işitsel tacize uğradığını bilior muydunuz?

Evet kadınlar için hiçbirşe ifade etmeyen bugünde tüm kadınlar evde, okulda, sinemada, ofiste heryerde "erkeklerin niye günü yok varsa yoksa kadınların günü cık cık" söylemlerinden "bugün kadınlar günüymüş, hadi gız bugün bulaşıkları ben yıkiim hioha"dan "kadınlar günü nerde kutlanıyo biz erkekler olarak katılıcaz hioha" esprilerine kadar türlü işkncelere maruz kalıyor.

E kadından ve aileden sorumlu bakanı Selma Kavaf olanın gagası boktan kurtulmazmış. Bu arada eşcinsellik tedavi edilebilen bir hastalıkmış. Peki Kavaf olmak?

Herşey bir yana bu kadınlar gününün en büyük bombası James Cameron'un götünde patladı. Sen milyon dolarlık film yap, yeni ırk yarattım diye gerine gerine gez, törende en iyi film kessin benim diyip konuşmanı hazırla. Oscar'ı zamanında beğenmeyip boşadığın eski karın alsın.

E evren taraf tutmuyor, I see you later alligator.

.

6 Mart 2010 Cumartesi

sertleşme problemine son!



"Robot insan farketmez herkese vermek istiyorum." Rihanna'nın Echo Ödülleri'ndeki performansıyla robotlarla birlikte hepimize vermek istediği mesaj bu.

Timbaland sonrası dans etmek uğruna bel fıtığı olmayı göze alıp, bir çırpıda diz üstü eğilip yavaşça kalkmayı başarmıştık ki Rihanna bir arttırdı. Daha yeni yeni erkek arkadaşa dayama figürü köy diskolarına kadar inmişken şimdi bir de robota dayamak çıktı. O kadar seksiyiz ki robotlar bile kıçımıza şaplak atmak istiyor. O kadar azgınız ki kıçımızı robotlar avuçlasın istiyoruz.

Rihannacım, kalın bacaklı kızlar eskiden hor görülürdü artık görülmüyor. Türk kızları olarak genetiğimize uygun bu trend için teşekkürü borç biliriz. O ayrı. Ama supersonik takılacam ayaana robota dayamak nedir? Gelişen robot teknolojisinden anladığımız bu mudur?

Bu arada robot son sahnede bişe fışkırtıyo o ne? O ne demek?

Bu performansın bir basın toplantısında açık açık anlatılmasını istiyoruz. Bir de Rihanna'nın saç modelini değiştirmesini artık pls.

5 Mart 2010 Cuma

yaşlılıkta 'gerdirme ger' politikası



İnsan 20'li yaşlarında 30'umda da karı kaldırırım ya da adam araklarım düşüncesiyle hiç bi gün yaşlanınca götüme dönücem lan diye düşünmüyor. Ancak ne zaman başına 2 gelen rakamları geride bırakacağın gerçeğiyle karşı karşıya gelirsin o zaman 'yaşlılıktan korkmuyorum ki lan' sözlerinin arkasında ufak ufak götün atmaya başlar. Ben yaşlılıktan kurtadamdan korktuğm kadar korkuyorum. Bi de üstüne zamanında dürtülmemiş insanoğlu bırakmayan rock star neyim adamların nasıl gay modacıya döndüğünü görünce şimdi iyice içim karardı.

Neyse ki daha önce yaşlılık planımı yapmıştım. Allah uzun ömür verirse 50. yaş günümde kendime rengarenk taytlar alıp ölene kadar onları giyeceğim. Çekicem taytı kocaman olmuş götüme çarşı pazar, new york çarşamba demeden istisnasız taytla gezeceğim. Sonra az daha yaşlandığımda parklarda yalnız dolaşıp öpüşen çiftlerin yanına oturacağım. Onları esir alıp gençliğimi anlatacağım. Otobüslerde derin nefes alıp ağzımdan ohhhh yapıp önümdeki genç kızın tüm ağız kokumu içine çekmesini izleyeceğim. Güzel çocukları yol ortasında durdurup evladım gibi sevdim seni diyim hafiften ellicem, yanaklarından öpücem. Çirkin kız arkadaşı varsa kızım çok yoruldum bana şurdan bi su alıver diyim bakkala göndereceğim. Üst kattaki çiftten sevişme sesleri gelince yukarı çıkıp evladım orgazm taklidi yapmayın apartmanca rahatsız oluyoruz dicem.

Bunları düşündükçe rahatlıyorum biraz. Yoksa bu ne ya yaşlandıkça gay modacı gibi olmak ne?

eurovision'a türkiye adına KJFG gitsin

olmaz mı yaa.. hadi be

4 Mart 2010 Perşembe

yırtarız! işte aydın kadının gücü


Bundan yıllar önce, AKP'nin ampulu henüz ülkemizi aydınlatmamış, parlak dudaklar bir yaşam stili haline gelmemişken Refah partisinin irtica eylem planları çıkıyordu ya ortaya. Tekbir videoları komik videolardan daha fazla izleniyodu o dönem. İşte o dönemde bir görüntü kafamdan hiiç silinmez. Bir grup CHP'li kadın en sevdikleri arkadaşları bir başka şehire taşınan ilk okul kız çocukları gibi meclis sıralarına kapanıp 'Ahhıı ahııı Atam İran olucaz Ataam ühüüü' diye ağlayıp sinir krizi geçirmişti. Tamam hormonal olarak durum farklı işliyor olabilir ama Atam İran olcaz diye ağlamak ne? Neyse sakinleştikten sonra makyajlarını tazeliyen bu kadınlar sonrasında başörtülüyü gördüğümüz yerde ezici bakışlarımızla hapsedelim taktiğiyle cumhuriyetimizi ve cumhuriyetin kadınlarını koruyabileceklerine karar verdi. Cumhuriyetle derdi olan sadece kadınlarmış gibi onlar üzerinden çok güzel döndü herşey. Aradan yıllar geçti, gözyaşları engel olmadı. Üstüne ister başörtülü ister başörtüsüz olsun kadınlar dövülmeye, 7 çocuk doğurmaya o çocuklara taş kaynatmaya, cinsel istismara uğramaya, çocuk yaşta evlendirilmeye, namus, töre cinayetine dünya değiştirmeye devam etti.

Şimdi yıllar sonra halifeliğin kaldırılışının 86. yılını kutlamak adına "similar" CHP'li 100 kadın bir araya gelip kara çarşaf yırtmış. Ay irticacılar bundan bir korkmuş, bir endişelenmiş, bu kadar güçlü ve kararlı kadınlar varken bu ülkede istediklerimizi yapamayız diyip sıcak ülkelere göç etmeye karar vermişler... Çözüm bu mudur? İran olucaz ama ülkedeki kara çarşafları yırtarsak giyecek çarşaf kalmaz böylece iran olmayız. Çarşafı yırttık sonra bir arkadaşın evinde toplanıp kek börek yedik, türbanlı kadınları aramıza almadık cumhuriyeti ve kadınlarını koruduk. Bundan birkaç ay önce Adıyaman'da 16 yaşındak kız çocuğu Medina'yı diri diri toprağa gömdüler. Halifeliğe, İran olmaya karşı kadınlarımız orda da bi çarşaf neyim bişe yırtsaydı. Olmaaz ama saçma sapan olmazsa eylem yapamıyoruz biz. Hem ocakta yemeğimiz var, çocuklar okuldan gelecek. Nihat genç gibi damarlarım çıkıyo bu haberleri okurken, ağzım köpürüyo.

Yine sinirlenmicem diye uyandığım bir güne dakka bir gol bir sinirle başladım. Çok da üzgünüm.

1 Mart 2010 Pazartesi

Mandalini muz gibi açıktayız, hepimiz ZEDE olduk


(dost ayaa göt ayaa öpüşenler var arada gözden kaçmadı)

Hurriyet.com'a ısrarla giriyorum. O saçma başlıkların altındaki saçma yorumları okuyup, şuursuzluğu karşısında ağzımı mal gibi açıp cık cık ho ho naralarıyla terkediyorum. Sanırım bunu "güzel mankenin trajik sonu" haberini okuduğumdan beri yapıyorum. Haberde böyle bir başlığın altına güzel mankenin geçirdiği kaza sonucunda bacaklarını kaybettiği ve eski güzelliğinden eser kalmadığı anlatılıyordu. Ve altında "Güzel mankenin seksi fotoğrafları için tıklayın" linki vardı. işte o an dedim ki deccal dünyaya inmiş hurriyet.com'u açmış.

Sonra farkettim ki bu saçma sapan haber sitesine sadece haber hazırlayanlarda değil, okuyup yorum yapanlarda da garip bir şuursuzluk var. Şimdi haberden çok altındaki yorumları okuyorum. Ve sanıyorum bu kişiler aslında haberi hazırlayanlarla aynı. Komple toorileri bir yana bugün vitrinden yayınlanmış bir haberi ve altına yapılan muhteşem yorumu paylaşmak isterim. Haber bi acayip o ayrı, yorum apayrı.

Haber:

Yine yaptı yapacağını ( Başlığa bak! Spencer bizim emmioğlu ya, seni yaramaz spensııır )

Avustralya'da 5 bin 200 kişi, fotoğrafçı Spencer Tunick için çıplak poz verdi.


5 BİN İNSANI BÖYLE SOYDU ( Spencer bizzat soymuş )

Sdyney'deki Opera Binası'nın merdivenlerinde toplanan ve birbirleriyle kucaklaşan çıplakların çeşitli pozları, Tunick tarafından bir saatten uzun bir sürede fotoğraflandı.

Kamuya açık yerlerde çıplak insanların fotoğraflarını çekmekle ünlü Tunick, çalışması sırasında heteroseksüel katılımcıların, eşcinselleri kucaklamasını ve tam tersini sağlamada zorlandığını belirtirken, “sonunda herkesin bir araya gelerek, dostça ya da aşkla birbirlerini öpmesinden” memnun olduğunu söyledi.

Yorum:

Hüseyin AKDAĞ 01/03/2010 - 12:50

Bizde birlik yok.Vergi zamları,Elektrik,doğalgaz,İnternet,Telefon zaten bizi soyuyor.
Mandalini,muz gibi açıktayız.Protesto edemiyoruz.Açlıktan ağzımız kokuyor.Hepimiz ZEDE olduk.Perişanız.Ne bizde soyunma kültürü var,Nede Hükümette bunu anlıyacak beceri var? Boşuna zahmet.Hepimiz Eğitilmeliyiz..


Bu nedir yaa? Bu şuursuzluğu biri bana anlatsın.
Hüseyin abi dertli, ona herşey faturaları hatırlatıyor. Mandalini muz gibi açıktayız ama soyunma kültürümüz yok. Vatandaş çıplak, spencer gel bizi çek.

İsyana bak, yoruma bak vatandaşta kafa gitmiş.

Vatandaşın çıplak fotoğrafları için tıklayınız.

Bu da benden size Olacak O Kadar esprisi olsun.