30 Ağustos 2010 Pazartesi

laz kızı + süper kahraman


Babaneler alınmasın ama ananeler bi tanedir. Daha doğrusu kime daha yakın doğarsan kim sana bismillah çekmeyi öğretir evden her çıkışında muhakkak kapıda bitip o bismillah'ı unutturmazsa o kalbinin en derinine yerleşir. Kuzusunun kuzusunu hayattaki en önemli yere koyan kıymetlimiss bazılarımız için anane bazılarımız için babane olur böylece.

Bu dünyadaki gezintisini bir süre önce tamamlayan babanem oralardan bana alınmaz bilirim, ben de tam bir anane çocuğuyum.

30 yaşında dul kalmış, evden gitmesini isteyen büyük dedeme karşılık beş yetimini kimsenin elindeki bir gazoza iç geçirtmeden, becerikliliğiyle büyütmüş, tek kadın olduğunu düşünüp kendisine birşey yapamayacağını sanan, kocasından kalan dükkana yerleşip yetimin hakkına göz koyan kiracının yüzüne şöyle okkalı tükürüp o güçlü kollarıyla dışarıya fırlatmış, yine kiracısı yeni gelini eziyet eden kaynanasıyla barıştırmak için bir araya getirdiğinde kaynananın abuk subuk konuşması üzerine ağzının üstüne terliği yapıştırmış, okuma yazması olmadığı halde Türkiye'deki tüm yatır ziyaretlerini eline çantasını aldığı gibi yola koyulup tamamlamış, beş çocuğudan olan onbeş torununa bir gün durmadan, sırasıyla ve hakkıyla bakmış, her yaz kuran kursuna gidiş gelişi sıkı kontrol etmeyi ama işlem tamamlandığında yeni ergenlikte erkek arkadaşla tanışabilmeyi, örgü örerken yarım gözle raporu alıp ailesindeki her kadına hiçbir erkeğe bağlı kalmayan kadın olabilmeyi aşılamış, köyde büyümüş ama zihniyetini sevmemiş, şehri çok sevmiş, hep hareket hep bereket veren laz kızı + süper kahramandır ananem.

Uzaylılar canımı mı sıktı, kötü adam yamuk mu yaptı çağırırım ananemi iki okkalı lafla sepet kafalarına fışkı eder. Süper gücü bilge ve komik cümleleridir. Metropolis halkı süpermenle nasıl güvende yaşıyorsa bende o laz kızıyla güvende yaşarım.

Ama nereye kadar yaşarım?

Nereye kadar...

Geçen aya kadar hiç nereye kadar diye düşünmemiştim. Ömrümün sonuna kadar her durumda yanımda olacağını düşünüyordum. Oysa ki laz kızı + süper kahraman gel zaman git zaman yaşlanmış, yaşı 70 küsür olmuş. Ben kaçırmışım. 10 yılda bir yaşlanırdı ananem çünkü. Bir 10 yıl 50 yaşında kaldı. Bir 10 yıl 60. E 60'tan 70'e geçmiş hatta yol almış, kimse demedi bana. Bende sormadım. Ne zaman yatağa düştü geçen ay, ne zaman yatar gördüm onu o zaman sordum "ananem kaç yaşına geldi ki?" diye. "73" dediler. 73.

73 mü? Ananeme hiç yakıştıramadım.

Daha kötüsü ananemde kendine hiç yakıştıramadı. Bir süredir kullandığı kortizon o çelik gövdesini günden güne zayıf bir ağaç dalına çevirdiğinden beri inat akan laz damarı şişiyor. Çünkü şimdiye kadar hayattaki her zorluğa siktiri çekmeyi başarmış bir laz kızına, zamanın bacaklarındaki kuvveti belki de bir daha hiç geri vermemek üzere aldığını anlatmazsınız. Hastalığının engellediği her hareketin onu hırslandırması, her hırslandığında hareketsiz hayata daha da öfkenelenmesi, bu nedenle hiçbir ilacını içmeyi kabul etmemesi, doktorlara inanmaması, midesi yanıyor diye yemeği suyu kesip ben böyle iyiyim diye diretmesi, bu diretmenin sonucunda hastaneye kaldırılması, hastaneyi beğenmeyip beni eve götürün diye o hasta haliyle ortalığı birbirine katıp eve geri getirilmesi, evde iyice fenalaşıp zorla tekrar hastaneye yatması sadece geçen hafta yaşadığımız zorlu bir yaşlılığa giriş etüdü oldu hepimiz için.

Yaşlı vücuduna söz geçiremediğini o pamuk bilinç altına iten ananem bize söz geçirememekten şikayetçi şimdi. Öyle bağırıyor bize "yaaw neden benim dediğim olmuyor da sizin dediğiniz oluyor!!!." "Anane nasıl yani asker gibiyiz hastaneye yatırın yatırdık. Odayı beğenmedin klimalı odaya taşıdık, su iç dedik içmedin şimdi mecbur serum takıldı, yemek ye diyoruz yememek için kusuyorsun. Elinin tersiyle itiyorsun. Yani bizim dediğimiz hiçbir şey olmuyor aslında" diyoruz. Yok ona göre onun dediği hiçbir şey olmuyor. Midesini çıkarıp yerine kemre koycakmışız öyle diyor. (Laz olmayanlar için açıklayayım kemre "bok" demek.)

Şimdi de tutturdu "çıkarın beni hastaneden yeter ben bunandım, serumdan her yerim parçalandı, yeter artık evde beni yürütürsünüz hiç yoktan" diye. "Anane yemiyorsun ama" diyorum, diyo ki "yicem". "İyi" diyorum o zaman. Yemek zamanı geliyor "anane ne yicen?" Cevap yine aynı: Kemre... Sinirden verdiğimiz tek cevap kemre.

Az önce hastaneden eve döndüm. Yarın hastaneden çıkarıcam diye söz aldı benden. Kimseye söyleme sen doktorla konuş hallet bu işi dedi.

O kadar üzgün, o kadar üzgünüm ki... Üzgün de değil de garip diyelim. Nasıl bir gariplik???... Hani tüm yıl ektiğin ve tek umudun olan hasadın kurur ya. Toprağın kurur. Öyle bacaklarının üstüne çömer çaresizce bakarsın. İşte öyle garibim. Gerçi hiç hasadım olmadı hiç de kurumadı ama.. Bilmiyorum ki olsaydı ve kurusaydı çok çaresiz kalsaydım ancak bu kadar garip olurdum.

Koskoca 70 yılda burnundan tek bir kıl dahi aldırmamış ananemin kendine yakıştıramadığı bir hastalığa yakalanıp günden güne kendini yemesini izlemek, onun artık yaşlı olduğunu kabullenmek, belki de bir gün olmayacağını düşünmek, bu düşünceyi sindirmye çalışmak, sindirememek. Pis ekşi bir su sadece midemi değil her yerimi yakıyor.

Küçükken birlikte çatıdan çatıya uçtuğumuzu görürdüm rüyamda. Bugün çatıdan çatıya uçabileceğime inanabiliyorsam onun sayesindedir. Çatıdan çatıya uçtum diyelim, peki ananemi hastaneden nasıl çıkarıcam...

5 yorum:

  1. Allah uzun ömürler versin.. Ananeler, dedeler candır.. Candan ötedir :/

    YanıtlaSil
  2. ayy lütfen lütfen ben de ananem kaç yaşında bilmiyorum, bilmek istemiyoruuum, daha gitmez gitmeeeez

    YanıtlaSil
  3. ay resmen duygulandım.
    anane ne güzel şeydir.

    YanıtlaSil
  4. gecmis olsun. umarim yakinda iyilersir ve 'kemre" disinda birseyler ister cani. Kendi anneannemden biliyorum, inatci oldular mi oluyorlar canim ya....cok gecmis olsun.

    YanıtlaSil
  5. görmemişim bunu yeni okudum.benim gibi bi öküzü bile ağlattın

    YanıtlaSil