28 Ağustos 2012 Salı

prof.dr. atgotten'e saygılarımla!



Şu an da, şimdi, hemen indie süsü verilmiş bir Amerikan romantik komedisinde olsam yaşadığım o gösterişli daireden küçük bir apartman dairesine taşınıp üniversiteye geri dönerdim. 55 yaşıma kadar köşebaşını tutmuş hocamın çantasını taşır, kedi kumunu değiştirir, yaptığı kötü esprilere güler, makalelerini yazar, girmediği derslere girer tek bir bilimsel eser vermeden doçent olurdum. Ölmeye yakın prof. olup, altıma sıçtığım belli olmasın diye yerimden hiç kalkmayıp odama gelen öğrencileri azarlar gönderirdim. Havalı gözlüklerim dışında arkamda hiçbişe kalmazdı. Prof. Dr. Atgotten'in anısına diye yalaka bir öğrencimin kitabı bir de belki.

Sonra o küçük bohem daire Cihangir ya da Gümüşsuyu Nişantaşı'nda olacağından aldığım üç kuruşluk öğretim görevlisi maaşını oraya gömerdim. Dolayısıyla 1 haftalık yemek yemekten ve bayat çay içmekten dişlerimi ve tat alma duyumu kaybederdim. Evi kitapla doldurmak prof'luğun şanındandır tabi her gittiğimde sahaftan topladığım bir milyonluk kitaplardan kendime dağınık bir oda da yaratmam gerekliliğini sayarsak döpiyes alacak param kalmazdı. O yüzden modası geçmiş kıyafetler, ince pileli etekler, düz sivri burun kısa topuklu ayakkabılar giyer, beni daha da entellektüel gösterecek bir imaja sahip olurdum.

Atgötten bir teorim olurdu. Kazı alanında bulduğum taşları kafama göre dizer "Kalkolitik dönem yapılarında büyük sapma" başlıklı makalemle arkeolojide çığır açtığımı sanırdım. Uzun uzun uzaklara bakar, derin düşüncelere dalmış gibi yapar, aslında en son ne zaman kaka yaptığımı düşünürdüm.

Sonra bana en çok yalakalık yapıp kazı evinde kapı arkasında sevişenlerin isimlerini veren ispiyoncu öğrencimi 4-5 yıl kullanır, en yalaka olmayanı çalışkanı hocalık için önerirdim. Ama başından ayrılmaz, hayatını 55 yaşına gelip doçent olana kadar zindan ederdim. Doldurttuğum kedim Ozzy'nin hergün tozunu aldırır, yeni kedim II. Ozzy'nin kumunu temizletir, tırnaklarını kestirirdim. Çanak çömlek, kemik parçalarına bakmak için depodan indirtir, beş dakka sonra kaldırtırdım. 100 yaşına kadar da yaşardım bela gibi. Altımdaki doçentleri profluklarını göremeden tek tek gömerdim...

Bu aralar kendi kendime dedim ki, olmak istemediğim birşey mi oldum ki ben. Aslında şu mu olmak istiyordum... Daha doğrusu piskolog bir arkadaşım istediğin şeyleri çok zorlamamışsın, neden? dedi. Onun üstüne dedim acaba bu mu olmak istemişim.

Ama bu hikayede uzaklara bakıp ne zaman kaka yaptığımı düşündüğüm an dışında beni keyiflendiren birşey olmadı.

Bunu da olmak istememişim demek.

Yalnız başlığa bakarsan prof. olunca kendi kendime bile saygı duyuyorum. Çaktın, kafa gidik, fihuu!

9 yorum:

  1. İlk cümledeki "da" niye ayrı yazılmış?

    YanıtlaSil
  2. o da'nın benim için ayrı bir yeri var.
    deil tabii ki yazım hatası.

    YanıtlaSil
  3. Kafa cok kotu gitmis, yaz yaz diye zorladik kizcagizi tabi, hepimiz sucluyuz. (burada da'lara ben karisirim!)

    YanıtlaSil
  4. ben ve bir grup ar.gör. yazını okuyup çok güldük, sonra ağlamaya başladık, yakında toptan istifamızı verecenz, akademik kakalı selamlar.

    YanıtlaSil
  5. amacım sizi meslekten soğutmak değil. ben olsaydım böle olurdum belki siz öle olmazsınız. size ihtiyacımız var gitmeyin. akademik iyidir. kaka da güzel. oh miss

    YanıtlaSil
  6. :) zaman ne gösterecek bakalım, akademilerde debelenerekten in kaka we trust

    YanıtlaSil
  7. cok begendim. sizlen beraber kazi yapasim geldi hatta. takdirle,
    bir arkeolog.

    YanıtlaSil
  8. daa da yaz.. sinirlendikce gusel oluyorsun.
    cok seviyorum ben seniiiiii..kafam mi kizdi senin bi kac yazini okuoorum mis gibi oluyorum.. bak yine o moda gectim. unicorn terbiyecisi olaydim diye hayiflanirdim ama bole iyi oldu neme lazim.

    YanıtlaSil
  9. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil